05 Aralık 2010 Pazar
Bu gün 20 Kasım.
Kahvaltıdan sonra öğlene doğru Hasanla evden çıktık. Ben denize gireceğim benim
Hatırım için Hasan da mayosunu yanına aldı. Her ne kadar hava benim için sıcak
olsa da onun için serin. Buraya gelmeden önce bir görüşmemizde hava nasıl denize
giriliyor mu diye sorduğumda girenler var biz girmiyoruz demişti. Nedenini
sorduğumda ise Antalyalı soğuk denizi sevmez demişti.
Evden çıkarken Konyaaltına mı gidelim Laraya mı diye sordu. Geçen gelişimde ve bu gelişimde Konyaaltını görmüştüm. Laraya gidelim dedim. Lara plajına geldik.
Antalya da sahiller halka açık. Larada piknik masaları,
barbeküler, soyunma kabinleri ve duşlar konarak insanların rahatça piknik
yapması ve denize girebilmesi için kullanıma sunulmuş.
Yemek hazır ev sahiplerini bekletmeyeyim.
İşitme engelliler takımı.
Bu günkü rakipleri Karşıyakaydı. Maçı 13-0 kazandılar.
Otobüsün kalkmasına yakın Mert te geldi. Otobüse bisikletlerimizi koyarken muavinle yine olağan gerginlikler yaşandı. Mert sinirlendi. Sonunda bisikletlerimizi bagaja koyup otobüse bindik ve İstanbul a doğru yola çıktık. Aslında her iki tarafında kendilerine göre haklı nedenleri var. Her iki tarafta biraz daha sakin olabilirse sorunlar daha rahat çözülüyor.
Sabah Ataşehir de
Mert indikten sonra ben Esenler otogarına doğru devam ettim. Yoğun trafikte
boğaz köprüsünden geçerken otobüsten çektiğim boğaz görüntüsü.
Benimle birlikte pedal çeviren Mert e, arkadaşlarım Süha ve Hasan
a, Antalya da beni karşılayan Ömer Yıldız a, Mustafa Yiğit e, yolda arayıp
durumumuzu soran Çağlar a, Metin e, İlhan a, Uğur a, her turumda görüştüğümüzde
”Maddi ve manevi yapabileceğim bir şey var mı? Bir şeye ihtiyacın olursa
mutlaka arayıp haber ver’’ diye bana güvenebileceğim bir dal uzatıp destek olan
Erdal Irmak a ve adını saymayı unuttuklarıma çok teşekkür ederim. Yeni bir
turda buluşmak üzere hoşça kalın.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder