Artık geleneksel hale gelen bahar turumuzda bu yıl bisiklet ile İğneadaya gidip otobüsle geri dönmeyi planladık.
Gidilecek yer kararlaştırıldıktan sonra hemen etap, konaklama ve geri dönüş konularında çalışmaya başladım. Bundan önceki turlarda internetten bulduğum yere yine internetten bulabildiğim bilgilerle turu planlıyordum ama bu sefer durum farklıydı. İğneadaya 2010 ve 2013 yıllarında bisiklet ile gitmiştim ve rotayı çok iyi biliyordum. Kolayca etapları ve konaklanacak yerleri seçtim. Bir arkadaşın insanlar daha kolay haberdar olur önerisi ile facebookta bir de etkinlik sayfası oluşturdum.
Bu turlardaki amacım kışın ardından yazın yapılacak turlara hazırlık yapıp kondisyon kazanmak ve ekipman olarak eksiklerimizi tespit etmek, tur bisikletçiliğine niyetlenip tek başına yola çıkmaya cesaret edemeyenlere yol gösterip endişelerinden kurtulmalarını sağlamak. Tabi birde dostlarla bir araya gelip özlem gidermek.
Facebook sayfasında geleceğim diye bildirimde bulunanların sayısı bir anda 50 yi bulup gün yaklaşırken 56-57 bulması üzerine bazı arkadaşlar endişelenip bunun altından nasıl kalkacağız diye endişelerini dile getirdiler. Endişelenmelerinin nedeni turda herkes kendi yükünü taşıyacağı için satı arttıkça gurubun hantallaşıp gün sonlarında hedeflenen yerlere ulaşamama ve dönüşte otobüs konusunda sıkıntı yaşayıp otobüse binememekti.
2010 yılında Trans Kaçkar bisiklet turuna hazırlanırken okuduğum bloglardan birisinde benim gibi Kaçkar'a ilk kez tur düzenleyen bir maceracı facebookta etkinlik oluşturmuş. 40 kişinin geleceğini bildirmesi ile panikleyip durumu bir arkadaşına söylediğinde arkadaşı merak etme genellikle katılımcı sayısı geleceğim diyenlerin %25 i kadar olur demiş. Blog yazarı turun başlangıç gününde Ankara garına gittiğinde 10 kişiyi görünce rahatladığını yazmıştı. Bu tecrübeden yola çıkarak katılımcı sayısının 12-13 civarında olacağını, 15 ise geçmeyeceğini biliyordum.
Yola çıkma günü yaklaşırken 10 gün öncesinde İğneadaya şu anda sefer yapan tek firma olan Berk&Görkey firmasını arayıp durumu anlattım ve 10 kişinin otobüsle geri döneceğini, bu konuda bize yardımcı olmalarını öyledim. Sağ olsunlar hiç zorluk çıkarmadan alırız üstelik bisikletler için bagaj ücreti de talep etmeyiz dediler. Her bir otobüsüne en fazla 2 bisiklet almayı taahhüt eden Kamil Koç firmasını bisiklet dostu ilan edenlerin kulakları çınlasın.
Tur günü yaklaştıkça bizdeki heyecan da artmaya başladı. 1 ay öncesinden takip etmeye başladığımız meteoroloji sayfalarına daha sık bakar olduk. Görünüşe göre İstanbul turun 1 gün öncesinde yağmurlu olsa da tur sabahından itibaren yağış kesilecek hatta hava sıcaklığı da artacaktı.
Akşam saati 06:00 ya kurup yattım.
Buluşma noktamız Avrupa yakasında metrobüsün son durağı olan Tüyap önüydü. Sabah telefonun alarmı ile kalkıp hemen ayak üstü bir şeyler atıştırdım. Telefon çaldı. Erdal Özgürle birlikte metrobüste olduklarını söyledi. Daha sonra önce Uğur, ardından Murat arayıp Sezer ile birlikte metrobüste olduklarını söylediler. Biraz sonra Erdal arayıp havanın çok soğuk olduğunu açık havada soğuktan duramadıkları için Büyükçekmeceye inip bir çay ocağı arayacaklarını söyledi. Oğlumla birlikte arabaya binip Beylikdüzündeki Tüyap'a doğru yola çıktık. Arabanın termometresi 4 dereceyi gösteriyordu ve yağmur atıştırıyordu. Bu havada evden kovulan bile dışarı çıkmazdı. Buluşma noktasında bisikletlerimi ve eşyalarımı arabadan indirip monte etmeye başladığımda yanıma bir arkadaş gelip isminin Cem olduğunu, benimle tanışıp bizleri yolcu etmek için geldiğini söyledi ve sözlerine birkaç güzel cümle daha ekledi. İşim bittiğinde Cem beyle vedalaşıp az ilerideki benzincide beni bekleyen diğer arkadaşların yanına gittim.
Yağmur nedeniyle kısa bir bekleyişin ardından havanın Mimaroba taraflarında açtığına karar verip 6 kişi olarak yola çıktık. Yanyoldan Büyükçekmeceye inip Erdal ve Uğurla buluştuktan sonra yola koyulduk. Sezer ile Murat birlikte gurubun arkasından gelmeyi tercih ettiler. Güzelcede guruba Osman katıldı. Uğur arabası ile Silivriye gelip oradan bize katılacağını söyledi. Arif uyanamadığı için geç kalmış Otobüsle Saray'a gelip oradan bize katılacak.
Selimpaşadan itibaren hava açtı. Karabulutları, yağmuru, soğuğu arkamızda bırakmıştık.
Kimden İstanbul - Kazandere |
Kimden İstanbul - Kazandere |
Kimden İstanbul - Kazandere |
Kimden İstanbul - Kazandere |
Kimden İstanbul - Kazandere |
Kimden İstanbul - Kazandere |
Kimden İstanbul - Kazandere |
Buradan sonra önümüzde 2 seçenek vardı birisi Danamandıra yolu diğeri Çerkezköy yolu. Danamandıra yolu köy yolu olduğundan her ne kadar trafik daha az olsa da yolun kalitesi daha düşük olacağından zorlanacağımızı düşünüp Çerkezköy yolunu tercih ettim. Çerkezköyde yemek molası verip toplanacaktık.
Kimden İstanbul - Kazandere |
Kimden İstanbul - Kazandere |
Şehrin karmaşasından kurtulmuş yeşil, sarı tarlalar arasında keyifle ilerlemeye başladık. Herkesin keyfi yerindeydi. Cesaretlerini toplayıp yola çıkanlar bu kararlarından çok mutluydular.
Kimden İstanbul - Kazandere |
Çerkezköye doğru sapıp D 100 kara yolundan ayrılınca doğanın kalbine doğru gitmeye başladık. Artık yolun her 2 tarafında da göz alabildiğine tarlalar uzanıyordu. Buna karşın yol daralmıştı ve D 100 deki geniş emniyet şeridi burada yoktu, bu da bazı saygısız sürücüler nedeniyle sıkıntı yaratıyordu. Kısacası herşey çok güzeldi ah birde bisiklet yolu olsaydı keyfine doyum olmazdı.
Kimden İstanbul - Kazandere |
Trakya tamamıyla inişli çıkışlı bir parkurdan oluşur ve gücünüzü test etmek için çok iyi antrenman yeridir. Genellikle tepeler fazla yüksek değildir ama art arda sıralandıkları için insanın gücünü tüketir.
Kimden İstanbul - Kazandere |
Gurup toplansın diye bir araya geldiğimiz kısa molalarda hemen konu ne iyi etmişim de gelmişim, İstanbulda hava soğuk ve yağışlıymış konusuna geliyordu. Sık sık bekleyip bir araya geliyor, aradaki farkların açılmasına izin vermiyorduk. Yola çıkılınca yeniden farklar oluşuyor bir sonraki tepede yeniden toplanıyorduk. Bu tür yollarda kalabalık bir gurupla gitmek bana göre sakıncalı. uzun bisikletli kuyruğu dar yerlerde bekleme yapan kurallara saygılı sürücülerinde sabrını taşırıp hata yapmaya, bir an önce geçip gitme arzusunu körükler. Bir kaza anında da çok sayıda insanın zarar görmesine neden olur.
Kimden İstanbul - Kazandere |
Yolun bundan sonrası gerçekten keyifsizdi. Çerkezköy Saray arasında artan toplu ulaşım taşıtları, araçlar ve yolun hemen yanındaki taş ocağından taş doldurup yola çıkan hafriyat kamyonları yüzünden emniyet şeridi olmayan bu yol çekilmez bir hal aldı. Arada bir de olsa arkadan uzun uzun korna basarak gelip adeta bizleri yayarak geçen toplu taşım midibüsleri bu rahatsızlığı dahada arttırdı.
Sonunda Saraya ulaşıp girişteki BİM marketin önünde yiyecek ikmali için durduk. Bu gece ve yarın sabah kahvaltısında yetecek kadar yiyecek almamız gerekiyor. Arif burada bizi bulup katıldı. Önden giden Uğur ve Erdal Sarayda bizi bekleyen İslam ve Ferdi ile buluşup Güngörmez köyüne gelmeden yol kenarındaki bir çay bahçesinde bizi bekliyorlarmış. Sezer ile Muratta bu molada bize yetişip katıldılar.
Kıyıköye doğru yola koyulduk. Öndeki gurupla buluşup yola devam ettik. İstanbuldan 8 kişi ile başladığımız yolculuğumuz bundan sonra 14 kişi ile devam edecekti.
Kazandereye sapacağımız Aksicim kavşağa kadar Kıyıköy yolunda devam edip burada toplanmak için bekledik. Sonunda ben kavşakta kalıp diğer arkadaşları yöreyi bilen İslam ve Ferdi ile kamp alanına yolladım.
Sezer ve Murat ve Arifte geldiler artık bende devam edebilirdim. Sezer Güngörmezde kalmalıydık hava kararıyor karanlığa kalacağız, etabı çok uzun tutmuşsun dedi ve haklıydı da. Uzun süredir bisiklete binmediğimizden yorulmuştuk. Sezere bundan sonrası hep iniş hava kararmadan gideriz dedim ve hep birlikte bisikletlerimizi toprak yolda yokuş aşağı bıraktık.
Kimden İstanbul - Kazandere |
Bu yokuşu çıktıktan sonra güzel bir inişle aşağı doğru süzülmeye başladım. Bu bana çıkışın bir mükafatı diye düşünüyor ve artık yokuşun bittiğini tahmin ediyordum ki bir köye geldim. Yolun sağında bir eğim tabelası vardı. Bu tabela moralimi bozdu, % kaç acaba derken 2 köpek havlayarak beni kovalamaya başlayınca var gücümle pedalları çevirip kaçıp kurtuldum ama o anda da adeta duvar gibi bir yokuşla karşı karşıya kaldım. Biraz sonra bütün enerjimi az önce köpeklerden kaçarken harcadığımdan soluklanmak için durduk. Kemal yanımdan geçip devam etti. Nabzımı düşürdükten sonra bende devam edip inişte Kemali geçtim.
Yokuş bitince otlamaktan ahırlarına dönen inek sürülerini gördüm. İnekler başlarında çoban olmamasına rağmen tek sıra halinde yolun en kenarından yürüyorlardı. Bundan sonra birisine hayvan demeden önce bu fotoğrafı anımsayıp bir kez daha düşünün. Bazen hayvan kadar düzenli olamıyoruz.
Aksicim köyünden çıkarken gün sona eriyordu.
Kimden İstanbul - Kazandere |
Kimden İstanbul - Kazandere |
Bu gün 130 km pedal çevirdik. Yol bilgilerine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder