28 Eylül 2010 Salı
Öğle civarı Çağatay aradı. Akşam Ulus parkına gideceğim gelirmisin diye sordu. Tamam gelirim dedim. Beşiktaşta buluşuruz saat 19-20 gibi düşünüyorum sana kesin zamanı mesajla bildiririm dedi. Bende bu hafta izine çıkan ve GPA öncesi bir antrenman yapalım diyen Uğura haber verdim. Bahadır saati 19 olarak belirlemiş ve bunu bana SMS ile bildirdi.
Bahadırla yazın bir akşam Piyerloti ye gitmeye karar vermiştik ama o gece Mert Avrupa yakasında tur düzenleyince arkadaşlarımızı görebilmek için kendi turumuzdan vaz geçmiştik.
Akşam üzeri evde hazırlıklara başlayacağım sırada Uğur aradı Sarayburnunda denize giriyormuş. Geçerken benide al dedi. Hemen hazırlanıp yola çıktım. Sarayburnuna doğru hızla giderken Ahırkapı fenerini geçmiştim ki Uğurun bana seslendiğini duydum.
O da denizden çıkmış giyiniyordu. O benim fotoğrafımı çekti.
Bende onu çektim. Uğur ne yaptın abi tam giyinirken beni çektin, görenler yanlış anlayacaklar dedi. Bu fotoğrafta uğur mayosunun üzerine bermuda pantalonunu giyiyor aman yanlış anlamayın.
Buradan yola çıkıp Beşiktaşa doğru pedal basmaya başladık. Karaköyden itibaren çok yoğun bir trafik vardı. Kah yoldan gittik, kah kaldırımdan sonunda Beşiktaşa ulaştık. İkimizinde karnı açtı. Bir şeyler yiyelim mi dedi Uğur. Ulusta yeriz dedim ama hay demez olaydım. Bir süre sonra Bahadır da geldi. Bahadırın önerisi ile Ortaköyden gitmeye kara verdik. Beşiktaştan Ortaköye kadar kırmızı ışıkta duran araçları fırsat bilip hızlı bir şekilde pedal çevirince rahat bir şekilde Ortaköye ulaştım. Bahadır ve Uğur gelince Bahadır ın yönlendirmesi ile yola devam ettik. Karşımıza bir yokuş çıktı. Portakal yokuşu. Bu yokuşa tırmanmayı çok istiyordum. Kısmet bu geceyeymiş.
Hızla yokuşu tırmanıp düzlükte bir yol ayrımında gelenleri bekledim. Bahadır düz gideceğiz ileride bir yokuş daha var dedi. O yokuşu da çıkıp devam ediyordum ki ıslık sesi duydum. Ben hızımı alamayıp Ulus Parkını geçmişim.
Parka girip seyir terasından boğazın muhteşem manzarasını seyrettik. İşte gördüklerimiz.
Bu da Uğurun bir panaromik çalışması.
Yokuşlar Bahadırı terletmiş.
Garsona dondurma siparişi vermiştim ki Uğur bir şeyler yiyecektik diye anımsatmada bulununca yiyecek listesinden bir şeyler seçmek için tanıtım defterini elime aldım. Fiyatlar dudak uçuklatacak cinstendi. Hoş burası da alalade bir çay bahçesi dedildi. Gelenler genellikle yabancı, yaşlı ve belliki paralı erkekler ile onlarla takılan genç ve hoş bayanlardı. Paranın gözü kör olsun.
Listedeki en ucuz yiyecek 8TL fiyatı ile çorbaydı. Uğur 1 çokrba içip yanında bolca ekmek yedi. Ben ise bir börek tabağı seçtim. 2 ince sigara böreği, 2 minik muska şeklinde paçanga böreği. Biraz domates, biraz salatalık. Fiyat 12 TL.
Yemekten sonra yediğimiz dondurmalar harika, çay ise fena değildi. Bu manzaraya karsı yinede değer.
Da ha sonra aramıza Zekeriye da katıldı.
Güzel bir sohbetin ve ileriki günlerde yapmayı düşündüğümüz turların ön çalışmasını yapıp hep birlikte dönüşe geçtik. Gelirke oflaya poflaya çıktığımız rampaları yel gibi indik. Ortaköyde Bahadır ve Zekeriyadan ayrılıp Uğurla birlikte evlerimize doğru yola çıktık.
Bu güzel geziyi düzenleyip beni özel olarak davet ederek evde miskin, miskin yatmama engel olan Bahadır’a, geziye katılarak bu güzel geceyi şereflendiren Uğur ve Zekeriya ya çok teşekkür ediyorum. Yani gezilerde ve turlarda birlikte olabilmek umudu ile.
13 Ocak 2011 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları
(
Atom
)
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder