13 Ocak 2011 Perşembe

GPA'YA GİDİYORUZ

11 Ekim 2010 Pazartesi
GPA 4 ün duyurusunu okuyunca hemen il temsilcilerine ulaşmak için araştırmaya başladım. İstanbul temsilcilerinden telefon numarası bildirilen Hüseyin Bey ile sadece mail adresi bildirilen Mutlu Bey arasında başvuru için kararsız kalsamda sonunda mail ile başvurunun daha masrafsız olacağına karar verip mail ile müracaatta bulundum. Mutlu Beyden yıldırım hızı ile yanıt geldi. İnanın telefon ile görüşsek karşımdaki kişi bu kadar çabuk yanıt veremezdi. Yanıtta bizim parkurumuzda ciddi çıkışlar ve inişler var başarabilirmisiniz diyordu. Hemen klavyenin tuşlarına biraz sert basarak yanıtımı verdim. “Daha geçen hafta Uludağın zirvesine bisikletlerimiz ile çıkıp trans Uludağ turu yaptık’’ diye yazdım. Dostum heyecanlanma sakin ol tarzında yine esprili bir yanıt geldi. “O zaman bizim parkur size hafif gelebilir ama ben yinede baş vuru formunu ve hesap numarasını yolluyorum’’. Zaten ben arkadaşın adından beni mutlu edeceğini anlamıştım.
İşlemlerimi tamamladıktan sonra her gün katılım listesinden durumu takip ettim. Gün geldi ismim yukarılarda yer aldı. Gün geldi yoksa adımı sildiler mi diye telaşlandığımda İstanbul listesinin en sonunda gördüm. İlhan ile birlikte Kamil koç ile gitmeyi planlarken son anda Uğur da tura katılınca benim araba ile gidelim daha ucuza mal olur diye teklifte bulundu. Otobüs parasından fazlasını vermem diyerek pazarlığı bağladım.

Büyük gün geldiğinde Facebook sayfama cennete gidiyorum, bir süre için dükkan kapalı diye yazdım. Sabah eşim arkadaşım ve eşi ile Bodrum a devre tatilimize gittiler. Biz de gece yarısına 2 saat kala yola çıktık. Fenerbahçeden İlhanıda aldık. Son araç olarak feribota bindik.
Feribottan sonra ilk molamızı Susurlukta benim önerim ile Yasada verdik. Yasa tesisleri benim buradaki favorimdir. Her geçişimde mutlaka uğrarım. Kelle paça çorbası, kaşarlı tost veya çiğbörek ve ayran favori yiyeceklerimdir. Yalnız çiğböreği fazla yemeyin susatıyor.


Yol arkadaşlarımda Yasayı çok beğendiler. Buraya kadar arabayı kullanan Uğur yorulduğunu söyleyip direksiyonu bana teslim etti. Hiçte doğru bir tercih yapmadığını anşaması uzun sürmedi. Daha sonra anlattığına göre bir ara gözünü açtığında benim 120 km hızla yol çalışması olan bölgeye girdiğimizi görünce eyvah gitti güzelim arabam demiş.
Sabah ezanı okunurken gelen talep üzerine bir istasyonda ihtiyaç molası verdim.

Yollar boş.
İzmir Aydın otoyolunda mola verdim. Doğan güneş dikkatimi dağıtıyor. Bu şartlar altında devam etmeye çalışmam kötü sonuçlar doğuracak. Bu tesiste tuvalet berbat. Girmeden önce paçalarınızı sıvamanız gerekiyor. Shell e hiç yakışmıyor bu durum.



Moladan sonra direksiyona İlhan geçti. Tünelden geçiyoruz.

Burada hala evler doğallıklarını koruyorlar ama eminim ki bir kaç yıl sonra otoyol kenarı yüksek binalarla dolacak.
Ege bölgesinde olduğumuzu zeytin ağaçları bize anımsatıyor.
Muğla Üniversitesinin bahçesine çadırımızı kurduk.



Eşyalarımızı ve bisikletlerimizi bıraktıktan sonra 2. Uludağ çıkışında birlikte pedal bastığımız Volkan!ı da yanımıza alarak arabayı Akyakaya bırakmak için yola çıktık.
Bir yokuştan aşağı inerken solda gördüğüm manzara karşısında adeta büyülendim. Uğura aman dur diye seslendim heyecanla. Duran arabadan inip hemen yolun karşısına geçtim. Manzara muhteşemdi.
 Bu sevgili Volkan, aynı zamanda meslektaşız.


Muğlaya doğru giden bir bisikletçi.
Uğur, İlhan, Volkan.
Bu yoldan inmekte çıkmakta çok keyifli olmalı.




Necat Aysun a aşkını kayaların üzerine yazmış. Eminim yeri geldiğinde bu dağları da deler.
Akyakaya inip arabayı otoparka 1 haftalığına bıraktıktan sonra Azmak kenarındaki teknelerden birisinde balık ekmeğimizi yedik. 4 TL ama değer, oldukça lezzetli.



İstanbulda lağım akan derelerden sonra bu mavi su insanın içini açıyor.

Suyun içindeki balıklar net şekilde görülüyor. Adeta bir akvaryum.


Yemekten sonra denize girmek için plaja doğru yola koyulduk.



Uğur fotoğrafımı çek diyerek suya atladı. Bende onu havada görüntüledim. Artık iyice emin oldum bende fotoğrafçılık konusunda gizli kalmış bir cevher var. Hala keşfedileceğim umudunu koruyorum.
Her turdan önce gideceğim yerle ilgili bir araştırma yaparım. Akyaka içinde araştırma yaptım. Hatta Facebook ta Akyakayı sevenlere iş olsun diye katıldım ama artık Akyakayı gerçekten çok seviyorum. Belkide herkesten daha çok.

Volkanı da havada yakaladım.

Orman kampının altında su çok soğuktu. Plaja dönüp orada hep birlikte deniz keyfi yaptık.

Çayımızı içtik.
Minibüse binip Muğlaya döndük.

Geldiğimizde çadırlar çoğalmıştı.
Uğur yeni aldığı çadırın keyfini çıkarıyor.
2. Uludağ zirve turumuza katılacağını bildirip son anda cenaze merasimi nedeniyle bize katılamayan Aykut ile burada karşılaşıp tanıştık.
Bisiklet forumdan tanıştığımız Coşkun da burada. İlk kez burada karşılaştık.
Uğur çevreyi fotoğraflıyor.


Yaka kartlarımızı, plakalarımızı, yemek fişlerimizi ve formalarımızı aldıktan sonra Üniversitede akşam yemeğimizi yedik. Yemeğin ardından teknik detayların anlatılacağı toplantıya katılacağımız salona girdik.
Bu toplantıda Sayın Süleyman Şatırın vefatını üzüntü ile öğrendik Çağatay Avşar ve Süleyman Şatır anılarak toplantı başladı.
Toplantıdan sonra ihtiyaçlarımızı giderip yattık. Yarın turumuz başlıyor. Hiç görmediğim yerleri göreceğim, çok heyecanlıyım.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder