20 Temmuz 2012 Cuma
Batumu gezmek için dışarı çıktım.
Önce aynı sokakta olan Piazza ya gittim.
İçinde Quiet Woman adlı İngiliz Pub ı bulunan ve önemli konserlerin gerçekleştirildiği eski Batum'un merkezinde yer alıyor.
Binanın tavan süslemeleri.
Rustaveli Caddesine çıkıp deniz kenarına doğru yürürken sağ taraftaki Batumi Plazanın yan sokağında çiçekçiler vardı.
Bush un düştüğü gingerı başarılı bir şekilde süren bir dağıtıcı ve arka planda Batum otogarı. Burada ulaşım maşrutka denilen minibüslerle sağlanıyor.
Cathedral Church.
Batumda bir bisikletli.
Bu binalar eski havası verilerek yeni yapılmışlar.
Avrupa Meydanında Gürcistan'ın Avrupanın parçası olduğunu belirten bir pano.
Burası Avrupa meydanı. Meydanın ortasında yükselen beyaz sütunun üzerinde Medea heykeli yer alıyor. Medea Yunan mitolojisinde Laz prensesidir. Gürcüler mitolojiye vurgu yaparak Avrupyla aralarında bir bağ olduğunu ima ediyorlar.
Batum sokaklarında ben biraz İzmir'in havasını buldum.
Tiyatro binasının önündeki meydan.
Batum tiyatro binası.
Burası veteran kulüp. Yaşlılar bahçede toplanmış satranç oynarken oldukça fazla sayıda seyircileri vardı.
Batum konsolosluğumuz.
Parkta insanları gezdiren gezi treni.
Park vakumlu süpürge ile temizleniyordu. Bu aleti İstanbulda görmedim.
Batumun her tarafı plaj demiştim. Burada Batumun merkezindeki plajı görüyorsunuz. Batumda yaşayan bir insanın plaj çantasını alıp yürüyerek veya bisiklet ile plaja gitmesi hiç sorun değil. Doğrusu bir İstanbullu olarak Batumluları fena halde kıskandım.
Bu plajlar ücretsiz. Şezlong veya şemsiye isterseniz ücret ödüyorsunuz.
Sahile aralıklarla fotoğraf çektirmek için çeşitli panolar koymuşlar. İsteyen bu panolardaki deliklerden kafalarını uzatıp fotoğrafını çektiriyor.
İki gürcü genç arkadaşlarının kahkahaları arsında delikten kafalarını uzattılar ve ortaya çıkan görüntü.
Alphabet Tower
Belediyenin kiralık bisikletine binen bir kız.
İstanbulda da bu tür çalışmalar gördüm ama buradakiler bunun yanında çok küçük kalıyor.
Aziz Nikoloz Kilisesi
Hostele geldiğimde oda arkadaşım uyanmıştı, tanıştık. Ashley ve kız arkadaşı Laura Avustralyalılar. Ashley harita mühendisi. Avustralyaya gitmek için Londradan yola çıkmışlar. Ashley ile konuşmaya ilk başladığımda ben İngilizce o Türkçe konuşuyordu. Bu beni şaşırttı. Herhalde burada okudu veya Türk dili üzerine eğitim gördü diye düşünüp, adam Türkçe biliyor bende Türkçe konuşayım dedim. Türkiyede hangi yolu kullandınız deyince Ash hop dedi, bana o kadar komplike cümleler kurma ben sadece basit Türkçe kelimeleri biliyorum. Edirneden Türkiyeye girip İstanbuldan sonra bizim kullandığımız yolu geçerek Hopadan Batuma gelmişler. Tandem bisiklet onlarınmış. Batı karadenizde zorlandınız mı diye sorduğumda neydi o yokuşlar öyle çılgın gibiydi, bir çıkıyor bir iniyorduk perişan olduk dedi. Hava çok sıcaktı. Dışarıda gezerken beynim pişti. Burasının Antalyadan pek farkı yok. Akşam üstüne kadar hostelde kaldıktan sonra görevliye tavsiye edeceği Gürcü yemekleri yapan bir lokantaya gitmek istediğimi söyledim. Bana lokantayı harita üzerinde işaretledi. Batumu birde gece görmek ve yemek için dışarı çıktım.
Neredeyse bütün binalar ışıklandırılmıştı. Görüntü çok güzeldi.
Piazzanın gece görüntüsü daha bir güzeldi.
Lokantanın olduğu adrese gittiğimde bina yıkılmış yerine temel çukuru kazılmıştı.
Alphabet kulesini aydınlatan ışıklar sürekli değişiyor kule renkten renge giriyordu.
Ali ve Nino heykeli de aydınlatılmıştı. Heykeller hem kendi eksenleri etrafında dönüyorlar hemde ayrı ayrı eliptik yörüngede dönüyorlar. Yalnız bu dönme çok yavaş gerçekleşiyor. Heykele bir bakıyorsun Ali ve Nino birbirlerine sırtlarını dönmüş uzaklaşıyorlar.
Bir bakıyorsunuz birbirlerine doğru yaklaşıyorlar veya birbirlerine sarılıp tek vücut oluyorlar. Tam bir çevrimi İzleyebilmek için saatlerce oturup beklemek gerekiyor.
Saat geç oldu ve karnım iyice acıktı ama ben hala nerede yemek yiyeceğime karar veremedim. Bunda en büyük etken Batumun gece görüntüsünün beni cezbetmesiydi.
Tiyatro binası da muhteşem görünüyordu.
Bu fıskiyenin üzerindeki bisiklete binen kadın figürünü çok beğendim. Su aktıkça bisikletin tekerleği dönüyordu.
Aziz Nikoloz kilisesi de gece daha bir güzel görünüyordu.
Yemek için geç kalınca sonunda büyük bir fast food lokantasında çorba, salata ve tavukla açlığımı giderip hostele döndüm.
21 Temmuz 2012 Cumartesi
Gece bahçede oturup içki içen birkaç kişinin yüksek sesle konuşması yüzünden uzun süre uyuyamadım. Bir ara kalkıp yeter artık yatın uyuyun diyesim geldi ama sonra vazgeçtim. Sabah kalktığımda herkes uyuyordu.
Akşamdan aldığım yumurtaları pişirip çayımı da demledim, kahvaltımı yaptım.
Zaman geçirmek için bahçede önce Ash ve Laura nın tandem bisikletine baktım.
Sonra çiçeklerin makro fotoğrafını çektim.
Cep telefonumdan internete bağlanırken önce Laura ve ardından Ash kalktılar.
Ash ve Laura ile yeniden tur anılarını konuşmaya başladık. Türkiyeden ve Türk insanından çok memnunlar. Bir daha gelmek isteriz dediler. Konu tandem bisiklete geldi. Bisikleti incelemek için yanına gittik. Çadır akıllı bir seçimle bisikletin önüne bağlanarak bagaja binecek ağırlık azaltılırken aynı zamanda bagajda yer açılmış. Bisiklette hem önde hemde arkada bagaj ve bunlara bağlanmış çantalar var. Ayrıca birde trailer (römork) eklenerek bisiklet iyice uzatılmış.
Ön taraftaki kadro borusunun üzerine benzin tankı, altına ise su matarası bağlanmış. Ayrıca bir matara da sele borusunun altına tutturulmuş.
Gezginlerimiz İstanbulda Sultanahmette bir otelde kalmışlar. Bisikletliler derneğine de uğramışlar.
Tabi gezginler kulübüne de.
Arka bagajın üzerine konan eşyaları bağlamak için file kullanıyorlar.
Bisikleti Ashley kullanıyor bu da onun selesi. Seleye dikkatli baktığınızda Ash in leğen kemiğinin şekline nasıl uyum sağladığını göreceksiniz. Brooks selenin en önemli özelliği bu. Bu şekilde sele ile sürücünün kalçası arasında en geniş temas alanı sağlanarak santimetre kareye düşen basınç azaltılmış oluyor.
Buda Laura nın selesi. Kadınların anatomisi erkeklere göre farklılık gösterdiğinden selede neredeyse pek değişim yok.
Ashley in selesi doğrudan sele borusuna tutturulmuşken Laura nın selesi ile sele borusu arasında makas tipi bir amortisör kullanılmış. Bunun nedeni de önde oturan yol şartlarını görüp bisiklet çukura girerken veya kasisin üzerinden geçerken ayağa kalkıp pozisyon alabiliyor ama arkadaki hiçbir şey görmediğinden bu tür darbeleri hissedecek olması. Bu olumsuzluğu azaltmak için amortisör tercih edilmiş.
Ashley kullandıkları trailerın en iyi marka olduğunu söyledi. Bu fotoğrafa bakarak imalat kalitesi ile ilgili çok fazla bir şey söylemek zor ama tekerleğin milini şase ile birleştiren kaynak çok başarılı. Bu araçlarda kullanılan malzemenin hafifliği yanında kaynak kalitesi de çok önemli. Eğer kaynak kalitesi iyi olmazsa trailer karşılaşacağı darbe ve titresimler sonucu kolayca kırılıp yolda kalır.
Trailer bisiklete tek bir noktadan bağlanıyor. Burada soldan bağlanmış. Eğer istenirse sağdan da bağlanabiliyor.
Bağlantı kolu basit bir şekilde yerinden sökülüp sağa çevrilebiliyor. Gördüğünüz gibi trailer çok az malzeme kullanılarak son derece basit yapılmış. İmalatında gerek alüminyum kullanıldığı gerekse kullanılan malzemenin az olması nedeniyle oldukça hafif. Trailer projelendirilirken basit yapısının yanında kolayca demonte edilmesi ve demonte edildiğinde az yer kaplaması amaçlanmış ve bunda da başarılı olunmuş. Bağlantı kolunu ve jantları söktüğünüzde küçük bir pakete sığıyor. Böylece taşıma araçlarının bagajına sığabiliyor.
Trailerın bisiklete bağlantı parçası olarak elastik kauçuk bir malzeme kullanılmış. Bu malzeme trailerın maruz kalacağı eğilme ve bükülmelerin bir kısmını karşılayarak bisikletin dengesine olumsuz etki yapacak yükleri azaltıyor.
Bisiklet Ashley ve Laura için ısmarlama olarak elde yapılmış.
Bisikletin jantları 20". Bu bana göre yolda karşılaşılacak engellerin aşılmasında dirençle karşılaşacağı, jant teli kırılırsa veya lastik yarılırsa yenisini bulma zorluğu ve belli bir yolu gitmek için küçük jant daha fazla dönmek zorunda kalacağından sürtünme nedeniyle daha çabuk aşınacağı gibi nedenlerle yanlış bir tercih. Ashley tandem bisikleti dengesi bozulduğunda ayakta tutma ve taşımak gerektiğinde kadro ve jantları sökünce bisiklet bir bavula sığdığı için taşıma kolaylığı sağlaması nedeniyle doğru bir seçim olduğunu savundu. Kullanan onlar olduğu için bu seçimin + ve - lerini mutlaka benden daha iyi biliyorlar. Bisiklet V frenli ama toplamda ağır olduğundan özellikle inişlerde V frenin yetersiz kaldığını bu nedenle yardımcı olup bisikletin hızını azaltmada yardımcı olması için ön tekerlekte göbekten fren kullanılmış.
Ash ve Laura trailerde yamaç paraşütü taşıyorlar. Uygun yerlerde Ash uçarken Laura video çekimi yapıyormuş. Türkiyede İstanbul Karaburunda ve Orduda Boztepede uçuş gerçekleştirmişler. Uçuş yapmalarından yola çıkarak kendilerine "Flaying Ciyclists" (Uçan Bisikletçiler) diyorlar.
Bisikletin kadrosu ön ve arka olarak ikiye ayrılabilir olarak dizayn edilerek taşıma ve depolama kolaylığı sağlamak amaçlanmış. Tandem bisikletlerde arka fren ve arka attırıcının kumanda telleri çok uzun olduğundan bu teller vidalı soket ile ek yapılarak uzun tel elde edilmiş. Ayrıca arka taraftaki kadro borusuna 2 tane matara tutturulmuş.
İlgilenenler için trailerin linki:
http://www.carryfreedom.com/
İlgilenenler için bisikletin linki:
http://www.bikefriday.com/
Fotoğraf ve video çekimlerini bilgisayara yüklemek ve montaj yapıp video hazırlayıp web sayfalarında yayınlamak Lauranın görevi.
Hava çok sıcak olduğundan zamanımı hostelde geçirdim. Bu sabaha kadar Pazartesi sabahı buradan çıkıp öğlene kadar Hopaya gidip uçağa biniş işlemlerimi tamamlamayı düşünüyordum ama bisikletimde meydana gelecek bir sorun karşısında yolda kalma ihtimalimi, gümrük kapısında meydana gelebilecek gecikmeyi ve Hopada yurtiçi kargodan bisiklet çantamı almam gerektiğini göz önüne alıp yarın Hopaya geçmeye karar verdim. Bu durumda hinkal ve harço çorbasının tadına bakmak için bu günden başka zamanım olmadığından öğleden sonra dışarı çıkmaya karar verdim. Reception dan başka bir Gürcü yemekleri yapan lokantanın adresini alıp çıktım.
Sahildeki Machakhela lokantasının önüne geldiğimde yol kenarında 3 Gürcü genç oturmuş biralarını içiyorlardı.
Lokantanın bahçesinde boş masa olmadığından içeriye oturdum. Siparişimi almak için ne gelen var ne giden. Lokantanın girişinde 24 saat açık olduğu yazıyordu. Bilseydim hostele gitmez buraya gelirdim ne gelen var ne giden, konaklama parası da vermezdim diye düşündüm. Uzun beklemeden sonra tepki gösterince nihayet siparişimi almak için garson geldi. Harço çorbası yokmuş. Listeden biftek çorbasını seçtim oda yokmuş. Kremalı tavuk çorbası, hinkal, Gürcü usulü ekmek ve lemonad istedim. Yeni bir bekleme sürecine girdim. Dışarıda bir adam el yapımı basit bir sala binmiş balık tutmaya çalışıyordu.
Yeniden söylenince önce lemonad geldi ki içeceğin ilk önce getirilmesine sinir olurum boşu boşuna ısınıyor.
Ardından ben çorbayı beklerken hinkal geldi. Hinkal Gürcü mantısı. Bizim mantının devasa olanı. Siparişimi verirken garson
-Kaç tane istersiniz?
-Tanesi ne kadar?
-60 tetri.
-Porsiyonda kaç tane var?
-İstediğiniz kadar.
-O zaman 2 tane olsun.
-5 taneden az sipariş vermezsiniz.
-Tamam o zaman 5 tane ver dedim.
Hinkali yemeye başladım. Burada marifetin hamurun içine biriken et suyunu dökmeden yemek gerektiğini öğrenmiştim. Ama bunu ne yaptıysam bir türlü beceremedim. Bende tabakta biriken suyu içtim. Hinkalin içinde karabiberli devasa bir kıyma topağı var. Hamuru kalın ve sert. Kapatıldığı yeri yemek zor, isterseniz bu kısmı yemeyebilirsiniz. Hinkali yoğurtsuz yiyorlar.
Hinkali yerken masaya çorba ve ekmekte geldi. Hinkal gibi buda çok güzeldi. Hatta çorba hinkalden de daha güzeldi.
Yediklerimin fiyatları Çorba 5,75 lari (bu fiyatı kesinlikle hak ediyor, hem çok güzel hem büyük kasede servis ediliyor), hinkal 3 lari, ekmek 1 lari, içecek 1,5 lari. Yemeğe 11,25 lari ödeyip dışarı çıktım. Batumda modern mimari tarzında yeni bir cami yapılıyor.
Hostele döndüm. Bira içip keyifli bir sohbete daldık.
Sohbet anında Ashley bisikletinin ön paçalığını yapıp yerine monte etti.
Bu Hostelden Eskişehirli Varuna Gezgin kulübü üyeleri de gelip geçmiş.
Bu hostelin Tiflistekinden farkı buz dolabı olması ve dolaptakilerin herkese açık olması. Yani diğer bir deyişle isterseniz hostel fiyatına kendiniz hazırlamanız kaydı ile yemekte dahil. Fiiliyatta insanlar ihtiyaçlarını alıp dolaba koyuyorlar artanını da orada bırakıp başkalarının kullanımına sunuyorlar.
Dağınık insanları uyarmak için yazılan bir yazı ve yapılan harf hatsının üzerinden düzeltilmesi çok ilginçti.
Resepsiyondaki kıza yolda biraya benzer bir şey satan kadınlar gördüğümü bunun ne olduğunu sordum. Kbac ekmeğin fermante edilmesi ile elde edilen içinde az miktarda alkol olan bir içki. Yapılış prensibi bozaya benziyor. Soğuk içiliyor. Rengi bira gibi. Tadı tatlı ile ekşi arası. İçilmeyecek bir tadı yok ama olsada içsem de demem. Gürcüler oldukça rağbet ediyorlar. Akşam üstü hava serinleyince kbac içmek için dışarı çıktım.
Gürcü ermeni kilisesi.
Bu içeceği kadınlar satıyorlar. Portatif sarı renkli tanklarda satılıyorlar. Monte edilen buzdolabı kopresörü ile soğutma gerçekleştiriliyor. Küçük bardak 20 tetri, büyük bardak 50 tetri.
Ben küçük bardakla içip tadına baktım.
Hostele dönerken Batumda da Beşiktaş formalı bir Gürcü genç gördüm. Formayı İstanbula gittiğinde almış. Ben boşuna Beşiktaş her yerde demiyorum.
Batumda sevgili Hakan Kayışlıgil bana internet üzerinden ulaşıp Batumla Tiflis hakkındaki izlenimlerimi sormuştu. O soruya burada yanıt vereyim.
Tiflis: Çok büyük, şehrin tamamını gezmek günlerinizi alır. Arazi yapısı engebeli olduğundan aşağıdan yukarıdaki yapıları, yukarıdan da aşağıdaki yapıları görebiliyorsunuz. Henüz yenileme çalışmaları tamamlanmadığından bana daha doğal ve samimi geldi. Gizemli bir havası var. Sebze meyve fiyatları daha ucuz, özelliklede otogarda satılanlar.
Batum:
Yenilenme çalışmaları tamamlanmış pırıl pırıl bir şehir. Bu yapılaşma ve abartılı mimari bande suni bir ortam havası bıraktı. Kendimi sanki bir film platosunda gibi hissettim. Türkiye sınırına çok yakın olduğundan Türkler tarafından en çok gidilen Gürcistan kenti. Şehir Tiflise göre daha küçük olduğundan ve düz bir zemine kurulduğundan gezmek kolay. Turizm bürosundan ve hostel girişinden temin edeceğiniz ücretsiz Batum haritası ile her yeri elinizle koymuş gibi bulabiliyorsunuz. Şehri ancak yüksek binalara çıkarak seyredebilirsiniz. Şehrin her yerinden denize girilebilmesi de ayrı bir avantaj. Ben daha doğal bulduğumdan tercihimi Tiflisten yana kullanacağım.
Gece eğlenceden gelen Amerikalıların gürültüsü ile uyandım. Uyku sersemliğiyle bahçeyi aydınlatan kuvvetli ışığı gün ışığı sanıp sabah oldu diye kalktım. alona çıktığımda duvardaki saat 03:00 ü gösteriyordu. Kardeşim bu saatte de bu kadar gürültü yapılır mı? Sinir tepeme çıktı. Burası Tiflisteki hostelden daha eğlenceli ama aynı zamanda kesinlikle daha gürültülü. Bir süre sonra sesler kesildi, uyumuşum.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder