İSTANBUL VAN BİSİKLET TURU 4. GÜN GÖKSU TABİAT PARKI - NALLIHAN
11 Mayıs 2013 Cumartesi
Sabah yine aynı saatte kalktık. Yağmur durmuştu ama hava soğuk. İnsanın canı uyku tulumunun içinden çıkmak istemiyor. Matım çok rahat tek sorun dönerken gıcırtı şeklinde ses çıkarması.
Yol yağmur sularını çekmiş ama oldukça kaygan. Bisikletimin dişsiz ince tekerlekleri yere tutunamadığından sık sık kayıyor. Düşmemek için dok dikkatli ve yavaş gidiyorum. Sol kalçam çok acıyor bu günkü etabı nasıl tamamlayacağım bilmiyorum.
İrfan ile ard arda gidiyoruz. Bazen ben fotoğraf çekmek için durup geride kalıyorum, bazen İrfan. Her ikimizde birbirimize söylemesek te bu güzellikleri doyasıya yaşamak, görüntülemek, keyfini sürmek istiyoruz.
Dün kampta bu yolu neden yapmıyorlar diye sorduğumda yaptılar ama tomruk taşıyan kamyonların ağırlığına dayanmıyor demişlerdi. Yazın özellikle hafta sonları buraya gelmek isterseniz yanınızda birde toz maskesi bulundurmanızı öneririm.
Bir yokuş çıktık, ardından indik. bir kavşağa geldik. Sol taraf Kıbrısçık, Beypazarı üzerinden Ankaraya gidiyor. Bu yol daha yakın olmasına rağmen biz Seben ve Nallıhanı görmek için yolu uzatmak pahasına sağdan gideceğiz. Burada bir yanlışlığı önlemek için İrfanın gelmesini bekledim.
İnanın içimden sürmek gelmiyor. O kadar güzel çimenlik, ağaçlık alanlardan geçiyorum ki bisikleti bırakıp çadırımı kurup bir kaç gün kalmak geliyor içimden. Ama zamanımız kısıtlı, bu mümkün değil. İnşallah bir gün yaşlanıp günde 50 - 60 km sürebilecek duruma geldiğimde bu arzumu birazda mecburiyetten gerçekleştiririm. Bu düşüncelere dalıp pedal çevirirken altımda akıp giden yolun, çıktığım yokuşun farkına bile varmıyorum. Bu büyüyü bozmamak için uzun süre durup geçtiğim bu çok güzel yerlerin fotoğrafını bile çekmeden yola devam ettim. Birden önüme dik bir iniş çıktı. Rüzgarla yarışarak aşağı doğru süzülmeye başladım. Arabaları, balatasından kokular gelen tüp kamyonunu geçip büyük bir hazla hızla aşağıya indim.
Sebende kahvede çay molası verip İrfanı bekledim. Mustafanın vasıtası ile tanıştığımız Tolga Bey ile Nallıhanda konaklayacağımız yer hakkında telefon görüşmesi yaptık. Çay ve simit eşliğinde bir süre oturup dinlendikten sonra Nallıhan'a gitmek için yeniden yola çıktık.
Nallıhan 20 km levhasından itibaren yol bir türlü bitmiyor. Nallıhan'a 15 km kala vadiden çıkıp açık alana gelmemle birlikte yandan esmeye başlayan rüzgar adeta önümde bir hava perdesi oluşturuyor ve gitmemi zorlaştırıyor. Bu şartlarda Mudurnu Nallıhan kavşağına geldim. Buradan sola dönüp devam edeceğim. Bu kavşaktan itibaren Nallıhan'a 10 km yolum kaldı.
Yol kenarındaki kaya tepeleri çok ilginç görüntüler oluşturuyor. Bu arada nallıhana döndüğümden beri tam karşıdan esmeye başlayan rüzgar turun son kilometrelerinde bu günün bütün büyüsünü bozdu, keyif yerini adeta işkenceye dönüştürdü.
İrfanı arayıp yeri tarif ettikten sonra odaya yerleşip duşa girdim. Bu arada İrfan da geldi. Dışarı çıkıp giyindiğimde İrfanın eşyalarının odada olmadığını gördüm. Aşağı indiğimde bisikleti benim bisikletimin yanındaydı. Resepsiyona İrfanı sorduğumda yanımdaki odada kalığını söyledi. Benim kaldığım odada 3 yatak vardı, İrfanınkinde ise 4 yatak varmış. Tolga Beyendi ye çok teşekkür ederiz. İnanın bu kadarını beklemiyorduk, bir çadır yerine bile razıydık.
Dışarıda yağmur başlamış. Yine yağmurdan son anda kurtulduk. Yağmurluklarımızı giyip çıktığımızda yağmur durmuştu. Tolga Bey arayıp durumumuz hakkında bilgi aldı, Serkan Bey acil işi çıktığı için Ankaraya gitmiş onunla da tanışıp teşekkür edemedik. O gün Tolga Bey birkaç kez arayıp sağ olsun bizlere yardımcı olmaya çalıştı.
Restore edilen eski Nallıhan evlerinin karşı tepedeki Akdere köyünde olduğunu öğrenince oraya gitmeye karar verdik. İrfanda benim gibi gittiği yerleri gezmeyi, keşfetmeyi, fotoğraflamayı seviyor. İçinde gezgin ruhu var.
Nallıhan'ın önünden geçerken İrfan hana yöneldi. Havadaki yağmur bulutlarını gösterip bir an önce köyü gidip görelim burasını nasılsa gezeriz diyerek yola düştük.
Burası köye giderken yanından geçtiğimiş Hoşebe mesire yeri. Burası aynı zamanda kamp ve karavan yeri olarak gösteriliyor ama ben su ve tuvalet göremedim. Belki daha yukarıdadır.
Nallıhana geri döndüğümüzde Tolga Bey'in tavsiyesi ile Juliopolis isimli kafeye çay içmeye gittik. Çayı gerçekten çok lezzetli ve çayla birlikte şık bir küçük 2 katlı kapta sunulan küçük kurabiyeleri çok lezzetliydi. İşletmenin içi özenle döşenmiş, tertemiz, servis yapanlar sürekli güleryüzlü ve saygılı. Üstelik kablosuz internet olanağı da var. Burada gönül rahatlığı ile bir şeyler yiyip içebilirsiniz, bütün yiyeceklerin özenle hazırlandığını ve lezzetli olduklarını düşünüyorum. Kurabiyelerin lezzetine kendimi kaptırıp bir çırpıda bitirdikten sonra fotoğraf çekmediğimi fark ettim. Buradan çıkınca İrfan dinlenmek için kültür merkezine döndü. Bende Nallıhan'a gittim.
Anladığım kadarı ile restore edilen hanın orijinal temel taşları cam ile örtülerek teşhir edilmiş. Ama camlar çok kirli olduğu için içini net olarak görmek mümkün değil.
Bu durumda teşhir edilen 2 temel taşı var ve ikisinin üzerinde de yeni yeşeren ağaç fidanı var. İyi düşünülmüş ama aynı özenin teşhirde sürdürülemediği bir uygulama.
Bu bina 1945 yılında Halk Evi üyeleri tarafından yapılmış kalın taş duvarlı bir yapı. Duvarlar yaklaşık 50 cm kalınlığında. Odaya ilk girdiğimde kalorifer yanıyor sanmıştım ama yanmıyormuş. İçerisi çok sıcak olduğundan yatarken camı açmak mecburiyetinde kaldım.
Akşam bir kahvede İnönüde oynanan son maç olan Beşiktaş gençlerbirliği maçını izledikten sonra yattım. Nallıhan Turizm gönüllüleri ve Nallıhan Belediyesi Kuşların ve Oyaların Cenneti Nallıhan adında küçük bir kitapçık hazırlamışlar. Eğer nallıhana kapsamlı bir gezi düzenlemeyi düşünüyorsanız bu kitapçığı edinmenizde fayda var. İçinde gezilecek yerlerden yenilecek yemeklere, konaklama yerlerinden yapılabilecek etkinliklere kadar pek çok faydalı bilgi var.
Nallıhan Turizm Gönüllüleri www.naltud.org.tr
Nallıhan Belediyesi Turizm Bürosu turizmburosu@nallihan.bel.tr
Yarın Nallıhan Ankara arasında 160 km uzunluğunda oldukça zorlu bir parkur bizi bekliyor. Gerekirse bu yolu 2 ye böleceğiz. Bu günkü tur mesafesi: 78 km
Keyifle takip ediyoruz abi. Bu hızla devam et. Uludağ'a 1,50 lik lastikle çıkacağım. Ne dersin?
YanıtlaSilAbi keyifle okuyoruz ,pedalına sağlık :)
YanıtlaSil