İSTANBUL VAN BİSİKLET TURU 21. GÜN AHLAT - TATVAN ve BİTLİS
28 Mayıs 2013 Salı
Sabah kalkıp kahvaltımızı yaptık, hazırlandık. Ankara'da geç kalkan Fehmi burada bizimle birlikte kalktı. İnsan bu kadar uyumakla da uykusunu alabiliyormuş diyor. İrfan yola çıktığımızdan beri fırsat buldukça internet kafeye gidip maillerine bakıyordu. Sonunda beklediği maili dün almış. İşe kabul edilmiş. Belçikaya dönünce işe başlayacak. Bu haber beni de çok sevindirdi. İrfana sana dememiş miydim işe senin kabul edileceğini, bu turun sana uğur getireceğini dedim. Her ikimizde çok sevinçli ve mutluyuz.
Oktay beye saat 08:00 de çıkarız demiştik ama bir an evvel yola çıkmak istiyoruz. Oktay beye selam bırakıp saat 07:00 de yola çıktık. Oktay beye bizlere gösterdiği misafirperverlik için çok teşekkür ederiz.
Tatvan çıkışında 2 ,5 km lik bir yokuş var. Dün Oktay bey şehrin içinden giderseniz daha az çıkarsınız demişti. Fehmiyi rahatlatmak ve dün gördüğümüz camiyi görmesi için şehrin içinden gideceğiz. Caminin yanındaki çay ocağında çay içtik. Artık doğuda içilen çaya alıştık. Beklenti seviyemizi düşürdüğümüzden gelen çaydan rahatsız olmuyoruz.
Ahlatta binaların dışı Ahlat taşı ile kaplanıyor. Oktay bey durumu iyi olanlar binalarını bu taşla kaplatıyorlar diyor. Yeni yaptırdığı göl kenarındaki evinin dış kaplaması 10.000 TL ye mal olmuş.
Zaman kaybetmemek için mezarlığın Kadılar mezarlığı bölümüne gitmeyi kararlaştırdık. Burada fotoğraf çekmek yasakmış. Buna bir anlam veremedik kaldı ki ortada denetleyecek görevli de yok. Uygulatamayacağımız yasakları koyma konusunda elimize kimse su dökemez.
Nemrut krater gölüne giden yol ayrımına geldik. Buraya gitmeyi çok istememe rağmen Fehmi için vazgeçtim. Camiaya 1 kişi de olsa kazandırmak benim isteklerimden önce gelir. Belki Fehmi olmasa olası yağmur tehdidi nedeniyle göle gitmekten vazgeçecektik.
İleri baktığımda İrfan ve Fehmi görünmüyorlardı. İyi gitmişler diye düşünüp yola devam ettiğimde az ilerideki köylülerin satış tezgahlarından birisinin altında buldum arkadaşlarımı. Yağmurun durmasını beklerken Fehminin getirdiği portakalları yedik.
İleride hafif bir çıkış görünüyor. Fehmi yürüyerek çıkacağını söyleyip beni beklemeyin gidin dedi. Onu çok iyi anlıyorum. Yeni başladığımda en ufak bir eğim bile gözümde büyürdü.
Fehmi geldi yeniden yoldayız. Yağmur geliyor ve ben Fehmiyi daha hızlı gitmesi konusunda uyarıyorum ama Fehmi gidemiyor. Sonunda durup İrfana çamaşır ipinin bir ucunu Fehmi'nin bisikletinin gidon boğazına diğer ucunu da benim bisikletimin sele borusuna bağlamasını söyledim. Fehmiyi çekmeye başladım.
İleride bir köy ve köyden hemen sonra yokuş başlıyor. Biz yokuş iniyorduk. Aniden bisiklet savruldu. Fehmi fren yapınca ip gerildi ve bisikletim savruldu. Fehmiye ne olursa olsun fren yapma beni düşüreceksin diye bağırdım.
Yokuşu çıkarken arada Fehmi pedal çevirmiyor. İpin gerilmesinden bunu anlıyorum ve Fehmiye pedalları çevir diye bağırıyorum. Yokuşun başına geçen İrfan bu durumu video ile tespit etti. Şimdi videoyu izlerken görüyorum ki son anda artık iyice rahata alışan Fehmi pedalları hiç çevirmiyor.
Yokuşun sonunda inişe başlamadan durup ipi çözdürdüm.
Kampa gidip Mehmet beyi aradık ama kampta bir etkinlik olduğundan uygun değilmiş. Mehmet bey bu kadar çabuk geleceğinizi tahmin etmediğimden haber veremedim diyerek özür diledi. Milli Piyango spor salonunda kalacağımızı söyleyip yerini tarif etti. Salona gidip Mehmet Beyi yeniden arayıp görevli ile görüştürdük ve Soyunma odalarından birisi duş almamız ve eşyalarımızı koymamız için bize tahsis edildi. Bu arada dışarıda yağmur başladı. Yine kurtulmuştuk. Duştan sonra minibüsle Bitlis'e gitmeye karar verdik. Yağmur durmuştu. Minibüsle 4 TL karşılığında 25 km ilerideki Bitlis'e gittik.
Tatlı yemek için Sönmez Maraşlıoğlu Pastanesine gittik. Ben şöbiyet, İrfan baklava yedi. Fehminin yediği dondurmalı baklavanın dondurmasını çok beğenince dondurma siparişi verdim.
Bir süre TV izledikten sonra plates salonundaki minderlerin üzerinde uyku tulumlarımıza girip uyuduk. Fehmi yarın feribot ile Van'a dönmeye karar verdi. Bu günkü tur mesafesi: 44 km.
Abi Bitlis içi hala pis kokuyor mu şehir merkezi. Hatırladığım tam ortasından bir dere geçiyordu ve iğrenç kokuyordu. Askerliğimi Tatvan-Bitlis de yapmıştım. oradan geçerken doğal parfüm fabrikası diye nam salmıştı aramızda orası.
Sezer Bitliste dereden kaynaklanan veya başka bir nedenle herhangi bir rahatsız edici koku yok. Çayhaneler erkek dolu. Sokaklar erkek dolu. Adeta erkekler şehri gibi.
Abi Bitlis içi hala pis kokuyor mu şehir merkezi. Hatırladığım tam ortasından bir dere geçiyordu ve iğrenç kokuyordu. Askerliğimi Tatvan-Bitlis de yapmıştım. oradan geçerken doğal parfüm fabrikası diye nam salmıştı aramızda orası.
YanıtlaSilSezer Genceldi
Sezer Bitliste dereden kaynaklanan veya başka bir nedenle herhangi bir rahatsız edici koku yok. Çayhaneler erkek dolu. Sokaklar erkek dolu. Adeta erkekler şehri gibi.
Sil