27 Mayıs 2013 Pazartesi
Sabah İrfanla beraber kalkıp 07:00 de kahvaltıya gittik. Uğur bu gün döneceği için daha geç kalkacak. Kahvaltıda pek bir şey yoktu. Bu güne kadar karşılaştığım en zayıf kahvaltı. Keşke kahvaltı olmasaydı da daha ucuza kalsaydık. Fehmiyi aradım bize yoldan katılacağını söyledi. Anlaşılan bu günkü etabı kısaltmak istiyor. Fehmi şimdiye kadar doğru dürüst bisiklet sürmemiş ama bu işe heves etmiş. İnsanlara bu işi sevdirmenin, onlara destek olmanın görevlerimiz arasında olduğuna inanıyorum. Onun için bundan sonraki bölümde turu Fehmiye göre yeniden şekillendireceğim. Biz hazırlanırken Uğurda kalktı. Hep birlikte son kez hatıra fotoğrafı çektirdik. Bu gün Adilcevaza gidip orada konaklayacağız. İrfan yine fazla olduğuna inandığı eşyalarını Uğurla İstanbul!a yollayıp biraz daha hafifledi. Ben hala yola çıktığım yükle devam ediyorum.
Bu günkü yol haritamız:
İrfan ile birlikte yola çıktık. İrfan artık fazla hızlı gitmeyelim de birlikte hareket edelim dedi.
Çıkışta depremden kalma eski konteyner kentin kurulduğu alan kamp kurmaya uygun görünüyordu.
Ağrıdan gelen yol.
Yol dümdüz ve çok güzel.
İrfan önde ben arkada gidiyoruz keyifle.
Erciş girişinde sahile saptığımızdan tabela görmemiştik, çıkıştaki tabelada durduk.
Artık yeniden doğa ile baş başayız.
Bu yolda bisiklet sürmek gerçekten büyük keyif.
Ercişten beri görünmeyen göl yeniden göründü.
Karşıda Süphan dağı göründü.
Yola çıktıktan 19 km sonra bir benzincide Fehmiyi gördük.
Yoldaki bir yokuşu azaltmak için buraya kadar gelmiş.
Çaylarımızı içtikten sonra Fehmiyi eşinden ve arkadaşı Nuri Beyden teslim aldık.
Fehmiye uygun bir hız belirledik. Önde İrfan arkada ben gidiyorum. Fehmi ikimizin arasında.
Kayaların tepesine yapılmış boş bir ev.
Hafif çıkışlarda Fehmi zorlanıp geride kalıyor. İrfanla aramızdaki fark açılıyor, sonra İrfan durumu fark edip bizi bekliyor yeniden birleşiyoruz.
Tepeye yapılmış modern binalar ilgimi çekti. Bunlar deprem sonrası yapılan konutlarmış. Depremden en çok Erciş etkilenmiş.
Fehmi şimdilik sesini çıkarmadan gidiyor ama çok rahat olmadığını kendi ilk günlerimden biliyorum.
Yola yayılan koyun sürüsü.
Yeşil, mavi çok güzel görünüyor.
Süphanın üzerinde kara bulutlar var. Bu beni endişelendiriyor.
Yeni bir Ağrı sapağı.
Sabah öğretmen evinde telefonumdaki haritayı incelerken gördüğüm sodalı gölün yanından geçmeyi düşünmüştüm ama Fehminin yorulmaması ve yolun uzamaması için bu fikrimden vazgeçtim. Burası sodalı göle giden yol.
Süphan'ın üzerinde kapkara bulutlar yığıldı, gök gürlüyor. Fehmiye acele edelim yağmur geliyor dedim. Patnos'a yağıyor buraya gelmez diyor. Bulutların yüksek dağları geçemediğinden yağışı dağın bir tarafına bıraktığını Kaçkardan biliyrum ama bu dağ Kaçkar gibi sıra dağ değil, bulut etrafından dolaşıp her an bu tarafa gelebilir.
İlerisi açık hatta sodalı gölün çevresi de güneşli. O yolu tercih etmediğime pişman oldum.
Az sonra dolu yağmaya başladı. İlerisi açık. Bulutun tam altındayız. İrfana sen kaç kendini kurtar ben Fehmiyle kalacağım dedim. İrfan yağmurluğunu İstanbul'a yollamıştı. Fehmi ile İrfan'ın yağmurdan korunmak için giysileri yok. İrfan hızını arttırıp uzaklaştı. Dolu taneleri kaskıma çarptıkça takır takır ses çıkarıyorlar.
Bir süre sonra bizde fazla ıslanmadan bulutun altından çıktık.
Nihayet Süphan'ın zirvesini gördük.
İlerisi açık.
Arkadaşım metin'i arayıp bize Adilcevazda kalacak yer bulmasını söylemiştim. Metin akrabası Oktay Bey ile görüşmüş çalıştığı öğrenci yurdunda kalacakmışız.
İlerisi yeniden bulutlanmaya başladı.
Tarladaki gelincikler adeta bir tablo gibi.
Fehmi ile İrfan gidiyorlar.
Gelincik tarlası ve Süphan.
Adilcevaz'a gelirken Tatvan'da konaklayabileceğimiz yer temini için Nesim'i aradım. Az sonra Mehmet Bey arayıp Tatvan'da Polis kampında konaklayabilmemiz için görüşeceğini söyledi. Nerede olduğumuzu sordu. Adilcevazda kalacağız deyince 5 km ileride eski karayolları kampı olduğunu, orada konaklayabileceğimiz söyledi. Yarınki yolu kısaltmak için Fehminin de onayını alarak kabul ettik.
Hava yeniden bozuyor.
Fehmi çok yoruldu. Biraz duralım dedi. Adilcevaz'a az kaldı desem de gidecek durumda değil otobüs durağında mola verdik.
Adilcevaz'a geldik.
Adilcevaz girişindeki deprem konutları.
Adilcevaz girişindeki kayaya yazılmış Aygır gölü yön levhası.
Bu yolda birkaç km gittik.
Sonunda Adilcevaz merkezine geldik. En azından teşekkür edip yola devam edeceğimizi bildirmek içi Oktay beyi aradım. Kesinlikle olmaz misafirim olacaksınız dedi. Balkondan düşen kayın validesini Muş'a hastaneye getirmiş akşama dönecekmiş. Bu arada kalacağımız yerin Adilcevaz'da değil, Ahlatta olduğunu da öğrendik. Böylece 5 km gideceğiz derken önümüzdeki yol 27 km ye çıkmış oldu.
Bir dükkan sahibi bizi çay içmeye çağırınca kabul ettik. Fehmi ses yapan pedalını değiştirtmek için bisikletçiye gitti. Abdullah beye yemek yiyebileceğimiz bir yer sorunca Hanımeli lokantasını tavsiye etti. Giderken kalıp misafirimiz olun yarın gidersiniz dedi. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Lokantaya giderken bir fırına cevizli ekmek almak için girdim. Fırın sahibi çay teklif etti teşekkür edip aç olduğumu lokantaya gittiğimi söyleyince kahvaltı hazırlayayım dedi. Arkadaşlarım da var dedim onları da çağır dedi. Teşekkür ettim. Burada insanlar gerçekten çok iyi niyetli ve sıcak kanlı.
Hanımelinde herkes başka yemek seçti. Çorbaların ardından ben biber dolması yedim ve çok beğendim. İrfanda yediği mantıyı beğenmiş. Çorba, biber dolması, salataya 13 TL ödedim.
Hanımeli lokantasının işletmecisi hanımlara bizlere sundukları lezzetli yemekler için teşekkür ediyoruz.
Tam tur bitti derken önümüze 27 km daha çıktı. Bu durumda yarınki Ahlat Tatvan etabı oldukça kısalmış olacak.
Adilcevazdan çıkmamızla beraber karşıdan sert esen rüzgara doğru sürmeye başladık. Fehmiye İrfana yaklaşıp peşinden gitmesini tembihledim ama bu Fehmi için pek kolay olmuyor. İrfanda arada bir arkasına bakıp Fehmiden kopmamaya çalışıyor.
Rüzgarla birlikte göl dalgalanmış.
Biraz sonra bir yokuş başladı. Fehminin bacakları iflas etti. Ben yürüyerek çıkacağım dedi. Ben Fehmiyi çekmeye kararlıyım. Arkadaki çantamdan çamaşır ipini çıkardım. Bu arada İrfan bagaj lastiğini sökmüş bir ucunu Fehmiye tutturmuş diğer ucunu kendisi tutmuş çekmeye çalışıyor ama ikisi birden dengelerini kaybedip yere düştüler. Bunun üzerine çekmekten vazgeçip ipi gidon çantama koyup yokuşu çıktım. İrfan Fehmiye destek olmak konusunda kararlı. Köpeklere karşı kendisini savunmak düşüncesi ile bagajına bağladığı fazla çadır polünü çıkarıp bununla Fehmiyi itmeye çalışıyordu, sonunda oda pes edip yokuşu çıkmaya başladı.
Adilcevaz ve arkamızdan gelen bulutlar.
Fehmi yürüyerek geldi.
Buradan sonra iniş başladı. Tarlanın ortasına yapılan şık bir yapı.
Rüzgara karşı mücadelemiz devam ediyor. Daha ilk turunda böylesine güç bir durumda sürmek zorunda kalan Fehmi için bu gerçekten büyük şanssızlık.
Bulutlar bize yetişti.
Sonunda Ahlata ulaştık. Bu Fehmi için gerçekten büyük başarı.
Girişteki benzinciye girip Oktay Bey'i aradım 50 km uzaktaymış. İrfanla birlikte Ahlatı gezmeye karar verdik. Fehmi benzincide beklemeyi tercih etti çünkü kalacağımız yurt gölün kıyısında 200 metre ilerideymiş. Burada eski yapılar Ahlat taşından yapılmış.
Bir yokuşu çıkıp Ahlata girdik.
Belediye binası.
Ahlatın içinde yeni yapılan cami.
Caminin yanında çay ocağı var.
Buranın manzarası çok güzel.
Ahlata gelen Oktay bey telefon edip bizi buldu. Birlikte yurda gittik. Fehmi de geldi. Eşyalarımızı yurdun misafirhanesindeki odamıza koyduk. Duş almayı sonraya bırakıp Oktay beyle tarihi yerleri gezmek için arabasına bindik.
Ahlatın görünüşü.
Abdurrahman Gazi camisi.
Şehitlik.
Şeyh Necmettin kümbeti.
Oktay Bey ile Fehmi koyu bir sohbete daldılar. Oktay bey Ahlatın bir tarih hazinesi olduğunu, bu eserlerin gün yüzüne çıkarılıp layık oldukları ilgiyi görmesini istiyor. Böylece 90 lı yılların başına kadar süren yoğun turist ilgisinin yeni süreçle birlikte yeniden canlanmasını diliyor.
Ahlatın bastonları da ünlüymüş. Ben bu konuda Divriğ i iddialı biliyordum.
İlgilenip baston siparişi vermek isteyenler için imalathanenin telefonu.
Buradan harabe şehre gittik. Bu eski şehirde geçen yıla kadar yaşayanlar varmış. Belediye çıkarmış. Bundan sonra restore edilip kullanıma ve geziye açılacakmış. Ahlatın belediye başkanı seçime MHP den girip kazanmış ama yakın zamanda AKP ye geçmiş.
Selçuklu mezarlarının bulunduğu yere gittik ama burası yol kenarında olduğundan zaman kaybetmemek için İskender Paşa çamisine gittik.
Daha sonra Kadı Mahmut camisine gittik.
Yurda dönüp duş aldıktan sonra yemeğimizi yedik. İrfan yurdun içindeki internet kafeye gitti. Fehmi ile birlikte televizyon seyrettim ve yattık. Yarınki hedefimiz 40-45 km ilerideki Tatvan.
Bu günkü tur mesafesi: 93 km. Fehmi için ise 74 km. Bu Fehminin şu ana kadar yaptığı en uzun mesafe.
Ortalama hızım: 15,8 km.
Pedal çevirme sürem: 5 saat 56 dakika.
En yüksek hızım: 49 km.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder