19 Haziran 2013 Çarşamba
Tesiste kahvaltı olmadığından odada hazırladığımız yiyeceklerle karnımızı doyurduk. Ben nemli olan giysilerimi nasıl olsa yolda kurur diyerek giydim. Mustafa ıslak çoraplarını bisikletin bagajına tutuşturdu. Artık bisiklete eşyaları yüklemek rutin işlerimizden oldu. Gözü kapalı bile bu işi yapabilecek hale geldim.
Bu günkü yol haritamız:
Mustafa dün gece Karaağaç'ın 16 km uzakta olduğunu öğrenmiş. Gitmekten vazgeçti. Ben daha önce araba ile Edirneye gelip gezdiğim için şehri görme yönünde bir çaba harcamıyorum.
Selimiye camisine son bir kez bakıp pedalları çevirmeye başladım.
İğneadadan çıktığımızda ben Mustafaya Pınarhisardan Tekirdağa doğru gitmeyi teklif etmiştim ama o Edirneyi ve Hakan Eşmeyi görmeden dönmem deyince çaresiz rotayı Edirne ve Keşana çevirmiştim. Mustafa dünden kalan yorgunluğu üzerinden atamamış bu gün pek nazlı pedal çeviriyor.
Yolda bir fabrika bekçisi ısrarla çağırınca bahçeye girdik. Burası tekstil fabrikasıymış bir yıl çalıştıktan sonra kapanmış. Bekleyin çay demleyeyim dedi ama teşekkür edip ayrıldık. Keşan ayrımına geldik. Acaba o yolda da asfalt kalitesi bu kadar iyi mi?
Kaliteli asfalt burada da devam ediyor.
Mustafa Kıcasalihe geldiğimizde çay molası verelim deyince şehir merkezine girdik. Mustafa yine yorgun olduğunu canının hiç gitmek istemediğini söyleyince bende aynı duygular içindeyim Mustafa benim de canım hiç sürmek istemiyor, bacaklarımda güç yok yorgunum dedim. Mustafa abi bu nasıl yorgunluk yola çıktığımızdan beri 26 km nin altına düşmedin dedi. Mustafa dönünce herkese Orhan Kılıç ile tura çıkacaklar düz yolu unutsun. Tur güzergahında bir tane düz etap yok diyeceğim diyor. Buraya kadar 19 km pedal çevirdik. 31 km ilerideki Uzunköprüye doğru pedal çevirdik.
İne çıka ilerleyip Uzunköprüye geldik. Yaklaşık yolun yarısı bitti.
Yerleşkeye adını veren Uzunköprünün uzunluğu boğaz köprüsünden fazla.
Köprü üzerinde trafik oldukça yoğun 3 tondan fazla taşıma kapasitesine sahip kamyonların köprüden geçişi yasak ama otobüslere serbest.
Saat 11:30 oldu. Burada öğle yemeği yiyeceğiz. Merkeze geldiğimizde Mustafa gezmek istediğini söyledi. Ben girişteki parkta beklemeye karar verdim. Mustafa gelirken yiyecekleri de getirecek. Yol kenarındaki simitçiyi görünce dayanamayıp 2 simit aldım. marketten de buzlu çay alıp parka gidip simitleri yedim. Simitler gerçekten çok nefisti. Üstelik tanesi 50 kuruş. Benim gibi karnı tok bile olsa simit görünce dayanamayanlara eğer bir gün yolları Uzunköprüye düşerse mutlaka simit yemelerini tavsiye ediyorum. Mustafanın getirdiği yiyeceklerle karnımızı doyurduk. Hakan Eşmeyi arayıp kendisi ile görüşmek için yolda olduğumuzu söyledim.
Tam parktan dışarı çıkmıştık ki arka lastiğim patladı. Hazır patlamışken dış lastiği yenisi ile değiştirdim. Mustafa eski lastiğini götür hatıra olarak sakla dese de kabul etmedim. Ben lastiği şişirirken Mustafa da eski lastiğin fotoğrafını çekti.
Burası Van turunda kesilmişti. O turun anlatımını okuyanlar bu kesiği hatırlayacaklardır. Bu görüntüde o kesiğin ne kadar ilerlediğini görebilirler.
Siz siz olun Bontrager ın bu lastikleri ile tura çıkmayın. özellikle yüklü bisikletle.
Son kontrolleri yaptım.
Bu güzeli de görüntüledikten sonra yola çıktık.
İlk hedefimiz en yakın benzinci.
Benzincide lastiğimi şişirdikten sonra yola devam ettik.
Yolun bir tarafında inşaat var ama trafiğe açık taraftaki yeterli genişlikteki emniyet şeridi sayesinde rahat bir şekilde yol alıyoruz.
Uzun ince bir yoldayız.
Keşana yaklaştık.
9 km kala henüz zaman erken diye bir kahvede mola verdik.
Bundan sonra Keşana kadar adeta süzüleceğiz.
Ve Keşan. Bu günde hedefe ulaştık.
Keşan hükümet meydanından bizi alan Hakan Doçek'e götürdü. Haber verdiği pek çok arkadaş sağ olsunlar ziyaretimize geldiler. Konaklamamız için Cennet Bahçesinde bizlere yer ayarladılar. Hakanla ayrılmadan bir hatıra fotoğrafı çektirdik.
Bize çaktırmadan klasikleşen pozunu da vermiş.
Yolu hemen önümüzden bir arazöz ıslatmış. benim ayağımın ayarı olmadığından sırtımı çamur yapma pahasına hızla inip Mustafayı bekledim. Mustafa yavaş ve tertemiz bir şekilde geldi. Ben dışarıda beklerken o içeriden alışveriş yaptı.
Cennet Bahçesinde görevliyi bulup gösterdiği yere çadırlarımızı kurduk.
Yemeğimizi hazırlayıp hava kararmadan akşam yemeğimizi yedik. Mustafa bu gün değişik bir menü oluşturmuş.
Çadırlarımız:
Kahvaltılık almak için yakındaki Kipaya giderken güneş batıyordu.
Dönüşte hava iyice kararmıştı. Parkın sulama musluğundan aldığımız su ile duşlarımızı yapıp yatmak için çadırlarımıza girdik.
Bu günkü tur mesafesi: 114 km.
Pedal çevirme sürem: 5 saat 20 dakika.
Ortalama hızım: 21 km.
En yüksek hızım: 54 km.
Orhan Abim hem Facede hem blogun takipçisiyim.Yolunuz açık pedallarınız kuvvetli olsun.
YanıtlaSilMuammer bey güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim.
Sil