Kampın çıkış kapısına gelmemle birlikte karşımda resmen bir duvar buldum. ısınamadan böylesine dik bir yokuşla üstelik dişsiz lastiklerle baş etmem oldukça zordu. Yinede şansımı denemek için bastım pedallara. Gidonun üzerine kapanarak ağır tempoda toprak yolda ilerlemeye başladım. Atada bir arka tekerleğim patinaj yapıyor, ardından çabuk toparlayıp hakim oluyordum bisiklete. Allahtan fazla uzun sürmedi bu sert yokuş ve makul eğimde yükselmeye başladık. Daha sonra Mustafa bu anı önce bisikleti itmeyi düşündüm ama senin o lastiklerle çıktığını görünce bende zorlayıp çıktım dedi. Bende Mustafa inerse bende inerim diye düşünüp seni kesiyordum dedim, gülüştük.
5. km de yokuş yeniden sertleşti. Burayı da inatla geçtik. Dün içinden geçerken önümdeki Mustafanın hızını ayarlayamayıp durması sonucu düşmekten son anda kurtulup durup yürüyerek geçtiğim su birikintisini bu kez ben hızla ve en kısa mesafeden durmadan geçtikten sonra dün etrafından geçtiğimiz bu günün son su birikintisinden yine aynı yöntemle geçtik.
Bundan sonraki küçük su birikintileri bizim için sorun oluşturmadılar. Yol gerçekten çok güzel. Mustafa Orhan abi şimdi bir Gopro kameramız olacaktı, bu yolda ne güzel videolar çekecektik diyor. Ben video işine sıcak bakmadığım içim kamera işine şimdiye kadar ilgi duymadım ama bu yolda ve Sivrilerden sonra gireceğimiz Longoz ormanında gerçekten güzel çekimler olurdu. Yanımdaki o kadar elektrikli cihazın şarjının yanında birde kameranın şarjı ile uğraşmak bana itici geliyor. hele kaskımın üzerine monte edilmiş kamerayı düşünemiyorum. Kaskın üzerinde kamera takanlar bana uzaylı olgusunu anımsatıyor ve çok komik geliyor.
Uzun bir bekleyişten sonra Mustafa göründü.
Köy meydanındaki kahvede mola verdik. Mustafa köyde İğneadanın orman yolundan gidersek ne kadar uzakta olduğunu sorup öğrenmeye çalışıyor. Fazla bir yolumuz kalmadığını öğrenince İğneadadan devam edelim deyince beni hiç bir kuvvet devam ettiremez, denizin keyfini çıkaracağım dedim.
Ormanın içinde yolumuza devam ettik. Mustafa yola çıktığımızdan beri şehir yüzü görmedik nasıl bir rota hazırlamışsın böyle abi, günlerdir köy yollarında gidiyoruz diyor.
Derenin kenarına inip Mustafanın videosunu emektar makinem ile çektim.
Mustafanın ardından bende ayakkabılarımı çıkarıp dereye girdim. Geçen sefer Temmuzda geçmiştim, su seviyesi daha azdı. Derenin ortasına geldiğimde durup her iki tarafı da fotoğrafladım.
Marketten içecek ve karpuz aldık. Karşıdaki parkta bir ağaç altına çöküp karnımızı doyurduktan sonra meydanın yaklaşık 2 km ilerisindeki kampinge gittik. Bir beye kampta kalacağımızı görevliyi aradığımızı söyledik. Meydandaki Marmara lokantasının sahibi işletiyor deyince tekrar geriye mi gideceğiz dedim. Yok, istediğiniz yere çadırınızı kurun günlüğü 5 TL o sizi bulur dedi. Bizde gözümüze kestirdiğimiz bir yere çadırlarımızı kurduk.
Bisikletimin arka lastiği pek iyi görünmüyor. Mustafa sana şaşıyorum, ben olsam bu lastikle yola çıkmam dedi. Bende turu kısa olduğu için fazla önemsemedim, nasıl olsa tamamlarım diye düşündüm.
Lastikte birde bombeler oluştu. Bu lastikle tur yapan pek çok insan gördüm ama benim görüşüm bu lastiklerin tur için uygun olmadığı. Özellikle de yük altında.
Bu esnada kampingin yeni işletmecisi Mehmet bey geldi, 10 TL ödeyip 1 gece kalacağımızı söyledik. Kampingde su ve tuvalet var, elektrik yok. Şarj edilecek cihazlarınızı dükkana getirip şarj edin dedi. Mayolarımızı giyip denizin yolunu tuttuk.
Denizden sonra Mustafa ile yürüyerek yeniden İğneadaya gidip cihazlarımızı şarja bağladık ve gezdik. Yarın Dupnisa mağaralarına gideceğiz. Yolda 2 tane 7 km lik yokuş var. Mustafa sen Mersine gittiğinde cennet, cehennem mağaralarını gördün mü diye sordu. Görmedim, yol arkadaşım görmeye değer bir şey yok dedi diye yanıtladım. Abi sen cennet, cehennemi görmemişsin Dusnipa mağarasında ne işin var diyor. Döndüğümüzde yeniden denize girip ardından yemek hazırlamaya giriştik. Bu turda yemek hazırlama alış veriş Mustafanın görevi, bulaşık yıkamak benim görevim. Mustafa Usta iş başında.
Gün batıyor. Mustafa birde çay içelim dedi. Çayı hazırlamaya girişti. Arka lastiğinin patladığından şüpheleniyor, sabahı bekleyelim belki yanılıyorsundur dedim.
Yolda giderken güneş artık batmıştı. Otogara gittiğimde büro kapanmıştı. Lastiği sabah giderken alacağım. Geri döndüm. Mustafa yatmıştı, Yarın nasıl bir yol izleyeceğimize karar vereceğiz.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder