İSTANBUL VAN BİSİKLET TURU 14, GÜN ERZİNCAN - TERCAN
21 Mayıs 2013 Salı
Sabah kalktığımda rahatsızlığım hala devam ediyordu. Dışarıda yağmur durmuş. Uğur nasıl olduğumu, bu gün gidip gitmeyeceğimi sordu. İyi değilim ama bir gün daha kalmamız sadece konaklama için üçümüzün toplam tur bütçesine 100 TL ilave yük demek. Yemek parasıyla bunun yükü daha da artacak. Devam edelim dedim. Kahvaltıda bu günde sadece beyaz peynir ekmek ve çay içtim. Eşyalarımızı otelin önüne indirip kaldırımdaki elektrik direğine kilitlediğimiz bisikletlerimize yükledik.
GPS cihazımın iz dosyasını her akşam kaydediyorum ama bu gün bu işlemi unutunca cihaz 2 günlük izi yani Erzincan Erzurum arasını tek bir dosya haline kaydetmiş. Bu durumda tura çıkmadan önce hazırladığım haritayı kullanmak durumunda kaldım. Tesadüfe bakın ki konaklama noktasını gerçekte konakladığımız noktaya çok yakın seçmişim. Sadece 500 metre kadar ilerisini işaretlemişim.
Yola çıktık, Uğur Powerade arıyor. Keşke dün alsaydın dedim. Sabahın 08:00 inde açık market bulamazsın. Bir umut açık kuruyemişçilere ve büfelere soruyor ama yok. Tesadüfen açık bir market buldu, orada da yok Powerade yok Lipton İcetea versek durumu.
Reşadiyeden itibaren yolda bu araba maketlerini görüyoruz. Tepe lambaları gece güneş enerjisi ile şarj edilip yanacak şekilde yapılmıştı. Bu maketler hız yapmaya müsait düz ve virajsız yollarda bulunuyor.
Yol kenarında kamp yapmaya müsait yerler var ama toprak yağan yağmuru emmemiş zemin su kaplı. Biz böyle bir yere kamp kursaymışız sabah yüzer vaziyette uyanmamız işten bile değilmiş.
Uğur geldiği günden beri çantasının yağmur kılıflarını takıyor. İrfanda gerek yağmurdan etkilenmemek gerekse çantası kirlenmesin diye kılıfları takıyor.
Geçen yıl Hopada sonlandırdığım turuma devam etseydim bu yoldan geçip bu kavşaktan Pülümür Tunceliye devam edecekmişim. Yolun Erzurumdan buraya kadar olan bölümünü ters yönde geçmek bu güne ve yarına kısmetmiş. Kavşaktan Pülümüre giden yola şöyle bir bakıyorum durum içler acısı. Belki kavşağın ilerisinde yol düzeliyordur.
Uğur ile İrfan aldı başını gitti. Uzaktan zor görebiliyorum hatta bazen gözden kaybediyorum. Sonra yavaşlıyorlar tekrar buluşuyoruz. Bu yol çok keyifli. Bir yanda Fırat, diğer yanda demir yolu, sağ tarafımızda yeşil tepeler, sol tarafımızda kıraç yamaçlar. Bu yolu herkese öneririm. O anda aklıma neden Cumhurbaşkanlığı turunun bu yollardan da geçmediği geliyor. Bellemişler deniz kenarlarını her yıl aynı yollardan geçiriyorlar turu.
Yolun solundaki tren yolunun üzerine bazı yerlerde böyle tüneller yapılmış. Benzerini geçen yıl Gürcistanda Kazbeg'e giderken kara yolunun üzerinde görmüştüm. 2 tepe arasındaki beyaz kısım o vadiden gelecek su tünelin üzerinden akıp yola ve tünele zarar vermesin diye yapılmış.
Yol kenarındaki şantiyeden elinde çay bardağı ile çıkan Fikret Bey Hello dedi. Merhaba dedim
- Where are you from?
- From Istanbul.
- What is your nation?
- I am Turk.
- Türkmüsün?
- Evet.
- Hiç Türke benzemiyorsunuz. Ben sizi yabancı sandım. Buradan sürekli yabancılar geçiyor sizi onlardan sandım. Sizi daha fazla yolunuzdan alıkoymayayım arkadaşlarınız uzaklaştılar.
Özdemirler İnşaatta çalışan Fikret Bey ile böyle tanıştık. Çalıştığı firma Erzurum'a kadar olan sahada yolun bakım çalışmalarını yapıyormuş.
Bu yolun seyrine doyum olmuyor. Sık sık dalıp gidiyorum selenin üzerinde. İlk okulda öğretmenim dalıp gittiğimizde kendin buradasın ama aklın İspanyada şato kuruyor derdi. Aynı o durumdayım. Dalıp gidiyorum. Bir küçük bahçeli bir ev hayal ediyorum karşıda. Tempom düşüyor, pedallar kendi kendine dönüyor adeta.
Tabelayı görünce aklıma Otlukbeli savaşı geliyor. Sahi kimle kim arasında yapılmıştı o savaş? Şişt Google'a sormak yok. Benim hatırladığım savaşın taraflarından birisi Fatih Sultan Mehmet komutasındaki Osmanlı ordusuydu.
Otlukbeli kavşağını geçtikten hemen sonra Mercanda benzincide çay ve bisküvi molası verdik. Tabi benim için ayrıca ihtiyaç molası. Durum şimdilik iyi gibi. Tercana yaklaştık, grafiğe göre önümüzde kısa bir yokuş var ama o yokuşla karşılaşmadan Tercan'a geldik. Bu bizim için hoş bir sürpriz oldu.
Tercanda Uğur yiyecek alışverişini yaptı. Belediyenin önündeki kişilere kamp yeri sorduk. 25 km sonra çeşme başında konaklayabileceğimiz yer olduğunu söylediler. 25 km gitmemiz demek 15 km sonra başlayacak 11 km lik yokuşu çıkmak demek. En yakın köyü sorduk 16 km ileride dediler. Başımızın çaresine bakacağız. Bunlardan bir umut yok. Bu arada sevgili arkadaşım Emin Oğuz aradı. İstanbulda dinazorlar olarak tur yapıyoruz dedi. Nerede olduğumu sordu. Fikret Albayda yanlarındaymış. Bizim Tercanda olduğumuzu öğrenince benimle görüşmek istemiş. 11 yıl önce oda bu yoldan geçip Aşkale öğretmen evinde konaklamış. aynı heyecanı yaşayarak bana o günleri anlattı. Kendisine Allahtan uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum.
Tercandan hemen sonra başlayan 2 km lik yumuşak yokuşu çıkmaya başladık. Hava açık ama solumuzdan bir kara bulut yaklaşıyor. Az sonra bulut bizi yakaladı ve yağmur başladı. Yolun kenarında cami ve TEDAŞ binası var. Uğura gidip cami götevlisine ve TEDAŞ bekçisine duvarlarının kenarına çadır kurup kuramayacağımızı sormasını söyledim. Cami görevlisi ileride gölün kenarında kulübe var orada kurabilirsiniz hatta belki kulübede bile kalabilirsiniz demiş. Yağmur altında yokuşu çıkmaya devam ettik.
Yokuş bitti ama ortada kulübe görünmüyor. İrfana yandaki küçük tepelerin arasında giden yolu gösterip şuradan gidip bir bakarmısın tepenin arkasında düz bir yer var mı dedim. Eğer düz bir yer varsa yoldan kabak gibi görünmeyecektik. İrfan biraz sonra geri döndü ve ileride uygun bir yer var gibi görünüyor dedi. Hemen yola saptık.
Burası Tercan baraj gölüne yukarıdan bakan bir düzlükte eskiden kafe olarak kullanılan küçük bir bina ve yanında tuvalet binası var. Şu anda kullanılmıyor. İnsanlar araçları ile buraya gelmesinler diye yola toprak öbeği dökülüp araç geçişine kapatılmış. İrfan bir kez daha çok güzel bir kamp alanı buldu. Hemen İrfanla çadırımızı kurduk. Uğur binada kalacağını söyledi. Bu İrfanın çadırı.
Kamp yerimizden görünüş:
Yemeğimizi yedik, İrfan bulaşıkları göl kenarında yıkadı. Bende göl kenarına inip duşumu aldım. Sonrasında çadıra girip müzik dinledikten sonra uyudum.
Bu günkü tur mesafesi: 104 km
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder