29 Mayıs 2013 Çarşamba
Sabah erkenden kalktık. Kahvaltı işini hallettik. Gece bekçisi ile vedalaşıp 07:00 de yola çıktık.
Bu günkü yol haritamız:
Create Maps or
search from 80 million at
MapMyRide
Fehminin feribotu 08:00 de kalkacakmış, 07:330 da burada ol demişler.
Limana giden kavşağa geldiğimizde 2 günlük yol arkadaşımız Fehmi ile vedalaştık. Kendisi ile Vanda yeniden buluşacağız.
Fehmiden ayrıldıktan sonra yeniden özümüze dönüp turun başlangıcındaki gibi İrfan ile baş başa kalmıştık. Bu günkü etabı da birlikte sürdürmeye karar verdik.
Tatvanda bizim geçtiğimiz yol sabah arazözle ıslatılmış. Yerler ıslak. Bisikletimde çamurluk olmadığı için sıçrayacak çamurlardan beyaz formamın sırtı çamur olacak diye dertleniyorum.
Tatvandan çıktık ve biraz sonra yokuş çıkmaya başlayacağız.
Yokuş çıkarken yanlarından geçtiğimiz okul çocukları yine hello ve money diye bağırmaya başladılar. Yokuş bitti, İrfanda geliyor.
İrfanın peşine takıldım.
Bir vadiye girdik. Her iki yanımızda dağlar ve sağ yanımızda bir dere vardı. Karşıdan vadiye giren rüzgar hızlanarak hızla bize doğru esiyordu. İrfanın arkasında gitmeye başladım.
Bu keyfim fazla uzun sürmedi. Bir süre sonra İrfan birazda sen önde git dedi. Daha sonra inmeye başladık.
Yeniden göl göründü.
TIR lar yanımızdan gerekli mesafeyi bırakarak geçiyorlar.
Güzel bir koya geldik.
Yolda çalışma olduğundan mıcır toprak karışımında gidiyorduk. Araç geçtiğinde ortalık toz dumandı.
Ben fotoğraf çekerken İrfan çoktan yokuşu çıkmaya başlamıştı.
Yokuşu çıkarken arayı kapatıp İrfanı geçtim. Bir yandan yokuşun tepesine çıkmak için pedal çevirirken diğer yandan da solumdaki manzarayı gözlüyordu. Devam etmekle fotoğraf çekmek arasında gelgitler yaşıyordum. Sonunda dayanamayıp bu görüntüyü geçmeme rağmen geri dönüp fotoğrafı çekmek için kenarda uygun bir yerde durdum.
Bu fotoğrafı çekmesem kendime ve sizlere haksızlık yapacağımı düşündüm.
Burası Yelkenliydi. Yokuşun üstünde jandarma Van tarafından gelen minibüsleri durdurup kimlik kontrolü yapıyordu. Buradan sonra başlayan yokuştan inerken yol üstündeki bir tesiste durup sabah çayımızı içtik.
Çay sonrası yeniden yoldaydık. Yeni açılan tünel buradan 30 km ilerideymiş. Yol iniyormuşuz gibi görünüyor ama aslında çıkıyoruz.
Sonunda gözle görünür yokuş başladı.
Dere aşağı doğru akarken biz yukarı doğru çıkıyoruz.
Boşaltılmış evler.
Hala İrfan önde ben arkada gidiyoruz.
Yokuş sertleşip İrfanın hızı düşünce mecburen geçip devam ettim. Tünele gelmek üzereyiz çünkü yola çıktığımız 30 km oldu. Dağın tepesi herhalde Kuskunkıran geçidi ama kara bulutlar oraya çöreklenmişler.
Tehlikeli madde taşıyan araçların sağdan gitmesini öneren tabelayı gördüğümde yol kenarında mantar satan arkadaşı görüp durdum. Bu tabela tünele yaklaştığımızında habercisiydi. Arkadaşla sohbete başladık. Dün Bitlisten aldığım fındıktan birazını ikram ettim.
İrfan gelince birlikte yola devam ettik.
İleride 2 genç daha bir şeyler satıyorlardı. Bu arada yağmurda atıştırmaya başladı.
Gençlerden birisi mantar satıyordu, diğerinin elinde ise baş aşağı sallanan avlanmış 2 keklik vardı. Tünele girip yağmurdan kurtulmak için durmadan devam ettim. Tünelin girişi de göründü.
Kuskunkıran tünelinin uzunluğu 2306 metre.
Tünelin içi bir gidiş bir geliş olarak 2 şeritli. Aydınlatma çok iyi. Araç trafiği fazla olmadığı ve kısa olduğu için geçmek kolay. Yol kenarındaki yağmur suyu ızgaralarına dikkat etmek gerekiyor. Asfaltın altında kaldığından yanından geçin.
Ben İrfanın fotoğrafını çektim.
Oda benimkini.
Tünelden çıktığımızda günlük güneşlik bir havayla karşılaştık. Bulutlar diğer tarafta kalmıştı.
Yeniden göle merhaba dedik.
Akdamara geldik.
Akdamar adası göründü.
Teknelerin kalktığı iskeleye geldiğimizde bir tekne kalkmak üzereydi. Hemen bisikletlerimizi iskeleye kilitleyip kendimizi tekneye attık. Adaya gidiş geliş kişi başı 10 TL. Aynı tekne ile dönme mecburiyetiniz yok. İstediğiniz tekne ile dönebiliyorsunuz. Tekneden Fehmiyi aradım hala Van'a gelememişler. Bizim Van'a 50 km kadar yolumuz kaldığını neredeyse ondan önce Van'a ulaşacağımızı söyledim. Vandaki arkadaşım Bayram aradı. Yarın geleceğimizi söyleyince Van'a bir şey kalmadığını bu gün gelebileceğimizi söyledi ama biz turun bitmesini istemiyoruz.
Adaya yaklaştık.
Teknede Tatvan liman başkanı olduğundan bize adanın etrafında tam tur attırdılar.
Adanın arka yüzü.
Dış duvardaki kabartmalar.
Fresklerin bir kısmı bozulmuş.
Kiliseyi gezdikten sonra kafede çay içtik. Nihayet günler sonra damak zevkimize uygun çay içebildik üstelik lezzetine göre hiçte pahalı değildi. 1 TL.
Adadan Mehmet beyi aradım. Kızılay kampı veya DSİ tesisinde konaklamamız için çalışacak. DSİ yi daha çok tercih ediyor. Karaya dönmek için yola çıkacağımızı söyleyip bir an önce yerin belli olmasını rica ettim. Biraz sonra arayıp DSİ de kalabileceğimizi söyledi.
Bu sahilde pek çok kamp yeri var. Bazıları gayet iyi wi-fi dahil çeşitli hizmetleri var. Bazıları ise derme çatma. Bizim kalacağımız DSİ tesislerinin hemen yanında Kızılay kampı var. DSİ ye geldik. Görevli Siraç beyi bulduk. Mehmet Beyle görüştürdük. Bize çadır kuracağımız bir yer gösterecek ama önce çay ikramında bulundu. Tesiste görevli çalışanlar geldiler sohbet başladı.
Cevdet beyle güzel bir söyleşi gerçekleştirdik. Sorunları, beklentileri iyi tespit etmiş. Derdini güzel dile getiriyor. terörün turizme darbe vurup ekonomik açıdan bölge insanına darbe vurduğunu dile getiriyor. Yumuşamadan beklentisi duran terörle birlikte bölgenin ekonomisinin yeniden canlanması. Burada kaliteli öğretmen olmadığını (eğitim konusunda tecrübeli demek istiyor)bu durumda buradaki en iyi öğrencinin batıdaki vasat öğrenciden daha alt seviyede olduğunu bunun neticesinde buradaki öğrencilerin başarı şansının olmadığını söylüyor. Boşaltılan köyler nedeniyle şehirlerde ve ilçelerdeki nüfus artmış. İnsanlar topraklarından koparıldığı için çiftçilik ve hayvancılık yapamadığından daha da yoksullaşmışlar. Son yıllarda hayvan ithalatı ile yerli besicinin zarar ettiğini ve bu işle uğraşanların para kazanamadıkları için yetiştiriciliği bıraktığını ve bırakmaya uğraştığını söyleyen Cevdet bey eskiden bir misafir geldiği zaman sende kalacak, bende kalacak diye birbirimizle yarışırdık ama artık kimse gel bizde kal demiyor misafire çünkü bizim yiyecek ekmeğimiz yok ki misafire ne yedirelim. Peki diyorum sizin batıda yatırım yapıp zengin olan hemşehriniz iş adamların hiç mi kabahati yok? Buraya yatırım yapıp istihdam sağlasalar daha iyi olmaz mı? Onu bizde tartıştık ama buraya yatırırsa 1 kazanacaklarını söylüyorlar oysa batıda 2 kazandıklarını söylüyorlar. Bence her şey para değil ama sistem maalesef onu ön plana çıkarıyor.
Çaylardan sonra çadırımızı kuracağımız alanı seçtik. Yöre her türlü turizme elverişli. Cevdet beye bunu söyleyip umarım turizm gelişip Ayder gibi iyi bir pay alırsınız dedim. Cevdet bey ama bizim burada hiç ağaç yok diye hemen dezavantajlarıdan birini tespit etti.
Çadırları kurduktan sonra Gevaş'a yiyecek almaya gitmek için hareketlendik.
Gevaş 3-4 km dediler.
5 km oldu ama hala gelemedik.
Gevaş girişi bu kavşaktaymış ama ben fotoğraf çekerken kaçırdım. İrfanda bana uyup dikkat etmemiş.
İleride sanayi sitesinin yanından giriş yapıp gittiğimiz yolun bir kısmını geri geldik.
Sonunda Gevaş'ı bulup alışveriş yaptık. Bu gün menüde domates, salatalık, çorba ve barbunya pilaki var.
Geri döndükten sonra çantalarımı ve bisikletimi yıkadım. Sonra ihtiyaçlarımız için kapısı açılıp kullanımıza bırakılan odada duş alıp yemeğimizi yedik. İrfan odada yatakta yatacak. Ben çadırda yatacağım.
Gün batıyor.
Adilcevazdan itibaren bizi takip eden konaklamamız ve rahatımız için olağan üstü gayret sarfeden sevgili Mehmet Beye çok teşekkür ediyorum.
Bu günkü tur mesafesi: 106 km
Ortalama hızım: 20 km.
Pedal çevirme sürem: 5 saat 53 dakika
En yüksek hızım 57 km.
İstemesekte yarın turun bisiklet üstündeki kısmı bitecek. Van'a çok az yolumuz kaldı.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder