11 Haziran 2012 Pazartesi
Kahvaltıdan sonra hazırlandık. Mustafa ve Volkanla gelmişken müze olan eski Sinop ceza evini de gezmeye karar verdik. Çadırlar nemden ıslandığı için müzeden dönene kadar kuruması için toplamamaya karar verdik. Eşyalarımızı zaman kaybetmemek için toplayıp çantalarımıza yerleştirdik. Cihan sizi yukarıda köşede bekleyeceğim diyerek yola çıktı. Soğuk hava hala devam ediyor. Bisikletlerimizi de kamp alanına bırakarak yürümeye karar verdik. Yukarı çıktığımızda bisikletlerimizin olmadığını gören Cihan şaşırdı. Müzeyi gezeceğimizi söyledik. Gelmek istemedi sizi dünkü benzincide beklerim dedi. Yürüyerek müzeye gittik.
Elinde fenerle adalet arayan Diyojen heykeli. Diyojenin doğum yeri Sinop.
Cezaevine geldik.
Giriş 5 TL. parayı verip biletimi alırken girmek ne kadar ucuz, çıkmakta keşke bu kadar kolay olsa dedim gişedeki memura. Sonra müze kartın geçtiğini öğrenince paramı geri aldım ve girmek bedava ama çıkmak o kadar kolay değil dedim. Gerçek hayatta da girmek bu kadar kolay aslında bir anlık öfke veya kaçınılmaz olaylar insanın kaderini değiştirebiliyor.
Müze olduğunu bilmeme rağmen gördüklerim içimin ürpermesine neden oluyor. Buralarda gün geçirmek gerçekten çok zor. Disiplin hücreleri.
Şakası bile kötü.
Bu otobüste kimler ne umutlarla duruşmaya gidip, hayal kırıklığı ve isyan duygusu ile geri gelmişlerdir.
Zindan.
Görüş kabinleri.
Cezaevini gezerken bir yandan da Sabahattin Alinin ünlü şiirinden bestelenen Aldırma Gönül şarkısını mırıldanıyorum. Burada hayat yazmadan, çizmeden, bir şeyle meşgul olmadan geçmez.
Parmaklıklar ardında dizisinde sıkça gördüğümüz idare binası.
Buranın soğuk ve insanı ürküten bir yüzü var.
Parmaklıklar ardında dizisinin çekildiği koğuş.
Cezaevini gezdikten sonra kamp alanına döndük.
Bisikletlerimizi yükledik ve Cihan ile buluşmak üzere benzinciye gittik. Saat 12 olmuştu ve bu saatten sonra Samsuna gitmemiz biraz zordu. Dün gece telefonumdan Google haritalara baktığımda deniz kenarında Yakakent diye bir yeri gözüme kestirdim. Konaklamak için iyi bir tercih olabileceğini düşünüyorum.
Bu günkü yol haritamız:
Find more Bike Ride in Yakakent, Turkey
Benzinciden yola çıkarken Cihan öne geçmemi istedi ama madem ben başımı alıp gidiyorum bundan sonra en arkada gideceğim dedim. Volkan gurubun başına geçti yola çıktık.
Yine gözdelerimden bir eski ev.
Sinop çıkışında bir yokuşu çıkarken tempoyu düşük bulup yine kendi tempomda alıp başımı gittim. Yol çok güzel.
Önümüzdeki ilk kasaba Gerze ama yolda hiç mesafe levhası olmadığından ne kadar yolumuz kaldığını bilmeden gidiyorum.
Su içmek için durduğumda az ileride Gerze levhasını gördüm. Gerzeye gelmişim haberim yok.
Tabi levhaya aldanmamak lazım Gerzeye daha 3-4 km yolum varmış. Gerze girişindeki benzincide durup gurubu bekledim. Toplandıktan sonra yemek yemek için Gerzenin içine girdik.
Gerze deniz kenarında şirin bir ilçe.
Gerzede eski yapıların korunması çok güzel.
Öğle yemeğinde Mustafa ile bir lokantaya girdik, Cihan ile Volkan ise başka bir yiyecek tercih ettikleri için başka bir yere gittiler. Yemekten sonra Volkan Samsuna otobüsle gitmeye karar verdiğinden bizden ayrıldı. Yola devam ettik.
Gerzenin uzaktan görünüşü.
Önümüzde aşmamız gereken 2 yokuş daha var ve ilki başladı bile.
Her taraf yemyeşil tepelerle çevrili.
İlk çıktığımız yokuştan sonra kısa bir iniş ve ardından tekrar bir çıkış yaptık. Bu günkü yokuşlar dünkülerin yanında hafif kaldı. Şimdi iniş başlıyor. Bundan sonra Perşembeye kadar artık önümüzde yokuş kalmadı.
Yokuşu bitirip Güzelçay'a geldim. Burada Cihan ile Mustafayı beklemek için yol kenarında gölgede durdum. Kendin pişir kendin yede çalışan çocuk ve küçük kardeşi yanıma geldiler, bir süre sohbet ettik. Burası kendi iş yerleriymiş. Geçim kaynakları hayvancılık, mısır ve meyve yetiştiriciliğiymiş.
Cihan ile Mustafa da geldiler ve yola devam ettik.
Yakakente geldik.
Bu günkü pedal çevirme sürem:
Tur mesafesi:
Ortalama hızım:
En yüksek hızım:
Yakakentte deniz kenarındaki futbol sahasının arkasına çadır kurduk.
Yanda akan derenin suyunda çamaşırlarımı yıkadım. Su çok sıcaktı sanki bir tesisin soğutulmasında kullanılmışçasına. Ali Rıza Bey geldi, tanıştık. Bize sahanın yan tarafındaki çeşmenin yerini gösterdi. Kendisine çok teşekkür ediyorum.
Sevgili dostumuz Levent aradı. Ne tesadüf ki kendisi Alaçamlı ve Alaçama çok yakınız. Alaçamdan geçerken mutlaka et yiyin bizim oranın eti meşhurdur dedi. Demek ondan Güzelçaydan beri sürekli kendin pişir kendin ye tesislerinin önünden geçiyoruz. Yemekten sonra yattık. Yarın Samsunda olacağız ve Mustafa bizden ayrılacak.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder