15 Haziran 2012 Cuma
Giresunda çok sayıda martı var ve kahkahayı andıran çığlıkları gece bile durmadı ama bu insanı asla rahatsız etmiyor. Yorgun olduğumdan rahat bir uyku uyudum. Sabah Volkan kahvaltımızı hazırladı ve kahvaltı sonrası hazırlanıp yola çıktık.
Bu günkü yol haritamız:
Find more Bike Ride in Giresun, Turkey
Cihan bu gün yavaş gidelim ne o öyle birbirimizle yarışırcasına deli gibi gidiyoruz dedi. Kendisine hak verip 20 - 22 km arası bir tempoda sürelim dedim. Dün Ordu çıkışında Cihan 30 km nin üzerinde bir tempo ile sürüyordu. Hafif bir çıkışta ben tempoyu arttırıp öne geçtim. Ardımdan diğerleri de tempoyu arttırıp bir süre sonra arayı kapattılar. Bir ara süratim 42 km civarına çıktı. Volkan 50 km yi gördüğünü söyledi. Uzun süre gerçekten anlamsızca o yüklü bisikletlerle deliler gibi adeta yarışırcasına bisiklet sürmüştük. Giresuna 25 km kaldı dediğimde Cihan Giresun tabakhanesine 25 km kaldı diyerek yaptığımızın anlamsızlığına dikkat çekti ve süratimizi düşürdük. Arada bir böyle atraksiyonlar yapmak hem monotonluğu gideriyor hem de insanı eğlendiriyor.
Kaldığımız evin Giresun Kalesine yakın olduğunu düşünüyorum çünkü dolmuşlar evin önünden geçiyorlardı. Çevredeki eski evler koruma altına alınmış, bir kaç evde yenileme çalışmaları devam ediyor.
Yenilenenler de çok güzel olmuş.
Rahat bir tempoda Keşap'a geldik.
Yol kenarındaki bir tesiste iki tur bisikletçisinin çay içtiğini görünce masalarına gidip tanıştık. Almanyadan gelip Gürcistana gidiyorlarmış.
Almanlar çıktıktan kısa süre sonra bizde yola çıktık. Geçilmez tüneline geldiğimizde durup fotoğraf çektik.
Tünele girerken gördüğümüz Almanları tünel çıkışında göremedik. Volkan tempoyu arttırdı gidiyoruz. Almanlara yetişmeye mi çalışıyorsun diye sordum. Evet abi nereye gitti bu adamlar motor takmadılar ya deminden beri basıyorum hala görünürde yoklar dedi. Biz ne kadar sürat yapıyorsak onlarda yapabilir deyince tempoyu düşürdü.
Yol dümdüz. Kıyıyı takip ettiğinden sadece sağa sola kıvrımları var. Espiye tabelasını durmadan yanından geçerken çektim.
Hava parçalı bulutlu ama yağış yok. Dün Giresuna biz gelmeden yağmış. Gecede bir ara gök gürleyip yağmur yağdı. Yolda küçük bir kahvede mola verdik.
Görele tabelasını da durmadan görüntüledim.
Burada yemek molası vereceğiz.
yemekten sonra Volkan ve Cihan tempoyu yüksek tuttular. Bir süre ayak uydurduktan sonra kendi tempomda gitmeye karar verdim. Canım biraz yalnız kalmak istiyor, kendimi dinlemek, düşünmek, dış dünya ile ilişkimi kesmek istiyorum. Eynesile geldiğimizde ara iyice açıldı ve bende düşüncelerimle baş başa kaldım. Yalnız tur yaptığım günleri özlemişim sanki. Ayaklarım pedalları çeviriyor ama aklım başka yerlerde. Bir süredir dizlerimdeki ağrının da olmadığını fark ettim. Daha sonra arkadaşlarda hızlarını düşürüp beni beklemişler yeniden buluştuk.
Beşikdüzü.
Yolda bir anda Almanları önümüzde bulduk. Yanlarından geçerken selam verdim. Cihan ile Volkan sohbet ederek gitmeyi tercih edince bu sefer ben arayı açmış oldum. Karadeniz türkülerinden tanıdığım Sis Dağı sapağındayız.
Durup Cihanla Volkanı bekledim. Cihan adam tünele girerken arka lambasını gidona koyduğu bir düğme ile yaktı dedi. Bu aslında iyi bir çözüm. Çoğu kez üşendiğimden tünele girerken durup arka lambamı yakmıyorum, aslında son derece gerekli. İnsan yolda oldukça değişik uygulamaları görüp öğreniyor. Tekrar yola çıktıktan bir süre sonra Almanların yanından selam vererek bir kez daha geçtim.
Doğru dürüst bir insan yüzü görmeden yerleşim yerlerinin yanından geçip gidiyoruz.
Bu gün tabelalarda durmuyorum.
Akçaabata yaklaştığımda yol kenarında durup Cihan ile Volkanı beklerken karadut yedim. Onlar Almanlarla sohbet ederek gelmişler. Cihan Alman arkadaşınız neden hızlı gidiyor diye sordu dedi, yanıt vermedim.
Akçaabat levhasında durup otelin yerini sorduk.
Köftesi ile ünlü Akçaabatta her yerde köfte salonu var ve ilçeye ızgarada pişen köfte kokusu hakim.
Bu günkü pedal çevirme sürem:
Tur mesafesi:
Ortalama hızım:
En yüksek hızım:
Otele yerleşip duşumu aldıktan sonra Üniversiteden arkadaşım Korkut beni almaya geldi.
Cihan ile Volkana isterlerse onları da Trabzona götürebileceğimizi söyledim Akçaabatta kalmayı tercih ettiler. İlk durağım öğrencilik yıllarımdan beri çok sevdiğim laz böreği yemek oldu üstelik bu sefer üzerine dondurma da koydurdum.
Uzun Sokakta turladık.
Öğretmen evine gittik. Sevgili Ulvi de geldi, hep birlikte meşhur Akçaabat köftecisi Nihat ustanın Trabzondaki lokantasına gidip köfte yedik.
Oradan arka sokaktaki başka bir mekana gittik. Aylar öncesinde Ulvi ile Trabzonda karşılıklı rakı içmek için sözleşmiştik.
Yemek sonrası Korkut beni otele bıraktı.
Otel rezervasyonumuzu yapıp ücretini ödeyen sevgili arkadaşım Oğuz Aydın'a çok teşekkür ediyorum.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder