15 Mayıs 2011 Pazar
Bir süredir
sevgili Kemal’in isteğini yerine getirmek için Silivriye gitmek istiyorduk ama
hava şartları nedeniyle birkaç kez erteledik. Uğurla son kez Şubat ayında
yaptığımız Silivri turunda Büyükçekmecenin ayazı ile hasta olmuş ve uzun süre
iyileşememiştim.
Aslında 2 haftadır
yine hastayım. Nasil bir gripse bu önce annemde başladı, sonra bende ve şimdi
ben hala öksürürken eşim hastalandı. Bir eve girdimi bütün ahalinin kapısını
çalıyor mutlaka.
Hafta içi
Cumartesi havanın iyi olacağını öğrenen Uğur arayıp abi bir yerlere gidelim
dedi. Ben de artık evde oturmaktan sıkıldım. Tamam dedim Büyükçekmeceye gidip
gölün çevresini dolaşıp piknik yapalım. Bu arada aklıma kemal geldi. Planımızı
Kemale söyleyince yine Silivri merakını dile getirince rotayı Silivriye
çevirdik. Cuma günü Mimarsinanda oturan sevgili dostum diğer Uğur’u arayıp
planımızı söyledim. Ankaradan dönüyormuş akşam ben sana haber veririm dedi.
Kemal sabah 06:30
gemisi ile Karaköye geçip Samatyada bizimle buluşacaktı. Tam evden çıkıyordum
ki Kemal arayıp yeni kalktığını istersek gidebileceğimizi söyleyince bekleriz
diyerek turu 1 saat erteledik. Aklımdan Kınalıköprüdeki Edirne yol ayrımına
kadar gidip oradan dönmek vardı ama turu 1 saat erteleyince Silivriye kadar
gitmeye karar verdim.
08:15 te Samatya sahilinde Kemal ile buluştuk. Makineyi yanlış ayarda kullandığımdan ilk birkaç fotoğraf soluk çıkmış.
Uğurda bizi balıkçıların olduğu meydanda bekliyormuş. Telefon
ettim geldi.
Uğur Çatalca,
İnceğiz, Ortaköy turu yapacaklarını söyleyip bizi de davet etti. Ben Kemalin
Silivri merakını gidermek üzere yola çıktığımızı söyledim. Sonunda dönüşte
piknik yapacağımız Selimpaşada buluşmaya karar verdik.
Arkadaşlarımız gölün yanından Çatalcaya doğru pedal çevirmeye
başladılar.
Gölün kenarında Hazerfandan kalkan bir uçakla karşılaşmışlar.
Yolda sevimli bir köpeğe rastlamışlar. Köpekleri hiç sevmem ama
bunu ben de sevdim.
Bir çeşme başı molası.
Önlerinde sıkı bir çıkış kendilerini bekliyor.
Yokuş bitti.
Sevgili Uğur yaz
kış her turda olduğu gibi bu turda da küçük havlusunu gidona asmış.
Arkadaşlarımız Ortaköye gelmişler. Selimpaşaya az kaldı.
Bu arada biz ise bulunduğumuz parkta birkaç kare fotoğraf daha
çektik.
Arka planda Mimar Sinan’ın yaptırdığı tarihi köprü.
Garden köftecinin önüne geldiğimizde bahçe duvarının yanındaki erguvan ağaçları aklımı başımdan aldı. Daha fazla dayanamayıp durdum ve arkadaşlarımı arkadan görüntüledim. Yol boyunca bisiklet üzerinde hiç pozumuz yoktu.
Yukarıda arkadaşlarımla buluşup yokuş aşağı Silivri’ye süzüldük. Sahilinde bir tur atıp Migrostan 12 köfte, 2 domates ve 6 biber alıp yola çıktık. Uğur çok acıkmış bir an önce Selimpaşa’ya ulaşıp yemek, yemek istiyor. Silivri çıkışında yapay şelaleyi görünce Kemal’in isteği ile durup fotoğraf çektik.
Bu molanın ardından tekrar yola koyulduk. Az ileride sol taraftaki kanola tarlası dikkatimi çekince durdum. Giderken bu tarlanın yanından geçmemize rağmen o anda yokuş indiğimizden olsa gerek dikkatimi çekmemiş.
Selimpaşa’da ekmek ve içecek almak için durduğumuzda bisikletli bir genç ile karşılaştık. Mustafa Gökhan ve Caner’in arkadaşıymış ve onlarla buluşmak için Silivriden gelmiş. Birlikte deniz kenarındaki piknik alanına gittik.
Uğur’u aradım, Selimpaşa’ya girmek üzerelermiş. Burası piknik alanı.
Uğur bayılmak üzere, daha fazla dayanamayıp yan taraftaki bir ailenin mangalını alıp köfteleri pişirmeye başladı.
Diğer gurupta geldi.
Uğur’un sayesinde nihayet karnımızı doyurmaya başladık.
Karnımız doyduğuna göre karpuzumuzu da yiyebiliriz.
Karnı doyan Uğur keyif sigarasını da yaktı.
Karnımız doydu, masamızı da toparladık. Uğur birazda
kestireyim diye uzandı.
Uğur’un katılımı ile bizimde bisiklet üzerinde fotoğraflarımız
olmaya başladı.
Yeniden E5 kara yolundayız.
Mimar Sinan girişindeki benzincide ihtiyaç molası verdik.
Benzinciden çıktıktan 100 metre sonraki sapaktan evine gidecek
olan Uğur bizi fotoğraflarımızı çekerek uğurladı.
Beylikdüzünde Kemal’in bisikletinin ihtiyacı için Gökhan’ın evine gitmesini fırsat bilip yol kenarında bekledik.
Kemal ile Gökhan geldiler.
Burada da erguvan ağacı görünce hemen fotoğraf çekmeye giriştim.
Bu fotoğraftan sonra Yeşilturtta su alıp durmadan tempolu bir şekilde yola devam ettik.
Samatya’da Kemalle
vedalaşırken Uğur az ilerideki evine bir an önce kavuşabilmek için durmadan
devam etti. Bu turda ben ve Uğur yaklaşık 150 km pedal çevirdik, Kemal’in
yaptığı yol tahminen 170 km yi bulmuştur.
Tebrikler güzel bir etkinlik olmuş.Devamını bekliyoruz.
YanıtlaSil