Olası güzel havada neden Gross Scheidegg e çıkma fırsatını kaçırmak istemiyorum. Bir yandan önümüzdeki del Stelviodan bile sert eğim beni düşündürürken diğer yandan internette gördüğüm harika dağ manzaraları beni heyecanlandırıyor. Kahvaltı yaparken bir yandan da karşı duvardaki kocaman resme bakıyorum. Resimde önünden geçeceğimiz dağlar ve yükseklik bilgileri yer alıyor.
Kahvaltı sonunda bu gün ne yapıyoruz konusu açıldı. Niyazi bu günü göl çevresinde pedal çevirerek değerlendirmek istiyor. Meringen e doğru gidelim oradan Innertkirchen'a ve devamında Gross Scheidegg'e doğru pedal çevirelim, Niyazi de gelebildiği kadar gelir hatta meiringenden otobüse binip Gross Scheidegg e çıkar sonra hep birlikte aşağı ineriz veya Meiringen2i gezip geri döner diye ben de fikrimi söyledim. İrfan bu gün yağmurlu diye hani o rotayı iptal etmiştik dedi. Yağarsa döneriz, yağmazsa çıkabildiğimiz kadar çıkıp yorulduğumuz yerden geri döneriz, kendimizi fazla zorlamayız dedim. Sonradan bu kararı nasıl verdiğime kendim de şaştım. Dün bir kaç yüz metrelik tepeyi zor çıkmışken bu yüksekliği nasıl geçeceğimi ben de bilmiyorum. Masayı toplayıp çadırlarımıza gidip hazırlandık. Yanımıza yine tamir takımlarımızı ve yağmur giysilerimizi aldık. Ben ev sahibemin alıp ayağına olmadığından kullanamadığından bana hediye ettiği gore-tex bisiklet ayakkabılarını giydim.
Yola çıktık. İrfanla Meiringenden dün gelirken kullandığımız bisiklet yoluna saptık. Niyazi sabah içmem gereken ilaçları yanıma almayı unutmuşum her gün 5 ilaç içiyorum ama neyse bu gün de içmeyeyim dedi. Bir süre sonra baktım Niyazi yok. İrfana sorduğumda ilaçlarını içmediği için geri döndü dedi. Böylece daha yolun başında yine 2 kişi kaldık. Bisiklet yolu aşağıdaki vadiden giden yoldan daha yukarı çıkarttı bizi.
Bir yol ayrımında dün oradan mı gelmiştik, buradan mı gelmiştik derken İrfan bu taraftan gelmiştik deyince diğer taraftaki yokuşa bakınca ben de ikna olup İrfan'ın peşine takıldım. Yol bir ormanın içine girdi. Dün buradan gelmemiştik ama ne fark eder hem doğa ile iç içeydik hem de hafif bir eğimde aşağı iniyorduk. Sonunda ana yola çıktık. Biraz ilerledikten sonra bir kavşağa geldik. Yine İrfan'ın yönlendirmesi ile sola devam ettik. Karşımıza çıkan dik yokuşu tırmanmaya başladık. İleride yolun sola dönüp sol yönümüzdeki yamaca tırmandığını görünce İrfan'a seslenip bu işte bir terslik var galiba biz dün geldiğimiz yolu girdik dedim. GPS in ekranına baktığımda bu düşüncemin doğruluğunu anladık. İrfan bu gün çıkacağımız yokuş herhalde seni kesmedi ki beni buraya çıkardın dedim. Gelmişken bir kaç fotoğraf çekip geri döndük.
Sonunda vadiye indik ve düz yolda ilerlemeye başladık. Az önce fotoğraf çektiğimiz yer sol tarafta görünüyordu. Olmayan gücümün bir kısmını oraya çıkacağım diye harcadım diye söylendim.
Meiringen'i geçip Innerkirchen a geldik. Yol da Meiringen çıkışından itibaren hafif hafif yükselmeye başladı. Bu yolu yarın Andermattt a giderken yeniden kullanacağımızdan yolun eğimini, çeşmeleri olabildiğince iyi gözlemlemeye çalışıyorum. Bir süre bu yaklaşık % 5 eğimle yükselen yolda devam ettikten sonra Gross Scheidegg tabelası karşımıza çıktı ve sağa sapıp ana yoldan ayrıldık. Ayrıldık ayrılmasına da yolun eğimi de aniden arttı, nefes nefese kaldım.
Allahtan bu sert eğim fazla sürmedi 500-600 metre sonra azaldı. Biraz sonra İrfan usta istersen şurada bir mola verelim dedi. İrfan çok iyi bir yol arkadaşı beni düşünüyor sağ olsun. Durduk ve durmuşken aşağıda görünen Meiringen'e bakarak ne kadar yükseldiğimizi kavramaya çalışırken bir yandan da fotoğraf çekiyordum.
Hazır soluklanma molası vermişken isterseniz bir de bu günkü eğim grafiğine bakacağız. Burada Meiringen sağ tarafta İnterlaken sol tarafta görünüyor. Biz başarabilirsek sağdan sola doğru gidip, 1962 metreyi aşacağız.
Biraz soluklanıp nabzımızı düşürdükten sonra yeniden devam ettik. Biraz yukarıda İrfan'ı yol kenarında beni beklerken buldum. Aynı anda çekik gözlü genç turist gurubu da motorsuz devasa kaykay benzeri araçlarla çığlık çığlığa aşağıya doğru iniyorlardı. Bazıları çok başarılıydı bazıları ise beceremiyorlardı. İrfan'ın durup beklediği yer Reichenbach şelalesinin tabelasıydı.
İrfan girelim mi ne dersin dedi. Ben geçen hafta şelaleye eşimle birlikte Meiringenden finiküler ile çıkmıştık. Finikülerle kişi başı gidiş geliş ücreti 10 CHF. Ben gördüğüm için gezmeyeceğim ayrıca bisikletleri ve çantaları beklemek lazım dedim. Gezmeye değer mi diye sordu. Bu kadar yakınına gelmişken değer dedim. İrfan bisikletini bana emanet edip şelaleye gitti. İsterseniz size Reichenbachfall hakkında bilgi vereyim ve birlikte şelaleye bir gezi yapalım. Şelale Sherlock Holmes'ün son macerası ile ünlenmiş. Yazar Sherlock Holmes'ün son romanında Doktor Watson ile bu şelalede karşılaştırmış. İkili mücadele ederken birlikte şelaleden aşağı düşüp ölmüşler. Her yıl 4 Mayısta Sherlock Holmes fanları bu şelalede roman kahramanını anmak için toplanıyorlarmış. İşterseniz şelaleyi de gezelim. Finikülerden indiğiniz yerde Sherlock Holmes müzesi olarak düzenlenmiş küçük bir oda var. Odada çeşitli fotoğraflar sergileniyor. Müzeyi gezmek ücretsiz. İstasyonun olduğu yerden şelalenin dökülüşü bu şekilde görünüyor. Şelaleyi dikkatli incelerseniz suyun bir kısmının sol taraftaki kayayı delerek aktığını fark edeceksiniz. Bunu görünce sevgili dostum Uğur'un azimle işeyen kayayı delermiş sözü aklıma geldi.
Biraz bekledikten sonra üşümeye başladım. Telefonla İrfan'ı aradım ve o anda İrfan da merdivenlerde göründü. Yeniden yola koyulup yokuşu çıkmaya devam ettik. Aşağıda şelaleyi oluşturan dere bu.
Şelaleden sonra İrfan ile ayrıldık. Ben önde yola devam ettim. Arada bir yayla evlerinin arasından geçerek ince ince çiseleyen yağmurda yola devam ediyorum. Terlememek için üzerime yağmurluk giymedim.
şelaleye doğru akan dere ile birleşiyor. Suyun rengine ve temizliğine dikkatinizi çekerim. Kaynağından itibaren temizliği korunan sular göllere ulaştıklarında o muhteşem turkuaz rengi oluşturuyorlar. Bizde ise akan su kir tutmaz mantığı ile elimize geçeni derelere, denizlere atıp kirletiyoruz. Biz kanalizasyon atıklarından kurtulmanın yolu olarak dereleri, denizleri görüp bağlantıyı oralara yapıyor ve kurtulduğumuzu düşünüyoruz. Sonrada bu kirlilikten kurtulmak için dünyanın parasını harcayıp yatırımlar yapıp kirlettiğimiz kaynağı temizlemeye çalışıyoruz. Peki bu denizi olmayan, dere ve göllere kanal deşarjı yapmayan bu insanlar bir yandan doğayı korurken diğer yandan atıkların uzaklaştırılmasına nasıl çözüm bulmuşlar? Bence her şeyin başı eğitim ve eğitim çocuklukta başlıyor. Aile çocuğa tuvalet kullanmayı, yediği çikolatanın, cipsin poşetini yere atmamayı, içtiği gazozun şişesini yere atıp kırmamayı öğretmezse hatta bu yönde kendisi çocuğa kötü örnek olursa bu işlere çözüm bulmak mümkün değil.
Hava açık olsaydı çok daha güzel görüntüler ortaya çıkacaktı, pek çok güzellik bizden gizleniyor göremiyoruz ama en azından sağanak yağmur olmadığı için şanslıyız.
Kolay çıkılan eğimli yolda keyifle pedal çevirerek sonunda az önce yanımdan geçen otobüsün son durağı olan Scharzwaldalp'a geldim. Geçide yaklaşık 3 km yolum kaldı.
Fotoğraf çekimlerinden sonra yola devam ettim ve otelin yanından sağa dönmemle birlikte bir anda nefesim kesildi. Gerçekten yol çok sert bir eğimle devam ediyor. Pedalları zorlukla çeviriyorum. Bir ara inip yürüsem mi diye düşündüm ama sonra bunun bana yakışmayacağına karar verip gücüm tükenene kadar devam etmeye karar verdim. İnip yürümek fikrini bir türlü kafamdan uzaklaştıramıyorum ne gerek var bu kadar zorlamaya in ve yürü kim görecek ki seni, üstelik görse ne olur. Önemli olmak keyif aldığın yerlerde gezip görmek değil mi? Yaklaşık 400 metre sonra eğim azaldı, rahat bir nefes aldım.
Yol yine insanı zorlamayan bir eğimle yükseliyor. Bir yandan km göstergesi ile diğer yandan altimetre ile önümdeki yolun ortalama eğimini kestirmeye çalışıyorum.
Az sonra Gross Scheidegg e geldim. Bisikletimi tepedeki ahşap kulübeye dayayıp üstümdeki ıslak tişörtü çıkarıp kuru uzun kollu tişörtü ve altıma da yağmur pantolonu ve yağmurluğumu giyip İrfan'ı beklemeye başladım. Ortalama çıkış hızım 10.7 km. Yükseklik 1961 metre. Brienz de 575 metreden başlamıştık yola.
Arada bir gidip İrfan'a bakıyorum çünkü buraya gelmeden hemen önce sağa tepeye devam eden bir yol var. Belki İrfan hızını alamayıp oraya sapar diye endişe ediyorum.
Buradaki yaban hayatı ve yürüyüş yolları hakkında bilgileri içeren harita. Dikkat ederseniz sol alt köşede çadır kurmanın yasak olduğu uyarısı var. Buralarda ancak hava kararırken gözden uzak bir yerde konaklanabilir.
Yüksek ve konum bilgilerini uydudan alan telefonumda yüklü programa göre şu anda 1973 metredeyim. GPS in altimetresi hava basıncına göre hesaplama yaptığı için bunun kadar hassas değil.
35 dakika sonra İrfan da geldi. Yolda bir tilki ile karşılaşmış kaçtı mı diye sordum kaçmadı fotoğrafını çektim dedi. İrfan da ıslak giysilerini çıkarıp kuruları ve yağmur pantolonunu giyindi. Ayakkabılarına kılıflarını takmadığı için ayakkabıları ıslanmış. Şimdilik benim ayakkabılarım kuru sadece sağ ayakkabının dil körüğü ayağımı vuruyor.
Fazla zaman kaybetmeden ben önde İrfan arkada yola çıktık. İrfan acele etme yol ıslak dikkatli in dedi. Son derece dikkatli iniyorum ama bir süre sonra İrfan hızımı beğenmemiş olacak ki beni geçti. Arada bir aramızdaki mesafe açılıyor, sonra tekrar kapanıyor. Yağmur ve sisten hiç bir şey göremiyoruz. Frenleri sıkmaktan avuçlarım acıdı. İnerken hızlandığımda yağmur kırbaç gibi yüzüme çarpıp canımı acıtıyor. Üstelik yokuş aşağı inerken üzerine düşen sular kayıp gider diye düşündüğüm yağmur damlaları yağmurluktan içeri girerek beni ıslattı oldukça da üşüdüm. Bir an önce bu yolculuğun bitmesini istiyorum. Çıkış bundan daha iyiydi. 12 km sonra Grindelwald'a gelince İrfana duralım dedim. Yağmurluğumun altına eşimin yeni yağmurluğunu giydim ama kuru giysilerim ıslandığı için yolun kalan 20 km si pek kolay olmayacak benim için. Üstelik gore-tex ayakkabılarım yağmuru içeri aldı. Özellikle sol ayağım adeta su havuzunda. Buradan Interlaken e kadar trene binmek bile geçiyor aklımdan. İrfan hemen yanımızdaki bir kaya duvarın fotoğrafını çekmek istiyor ama sisten pek bir şey göründüğü yok. Bu fikrinden vazgeçiriyorum makineni ıslatma diye. Meger bu duvar Edgar dağıymış. Hava açık olsaydı muhteşem şeyler görecektik. Bu konuyla ilgilenenlere Google a Gross Scheideg yazıp fotoğraflara bakmalarını öneririm.
Fotoğraf çekmek için gidon çantamı açtığımda makinemin ve diğer eşyalarımın nemlendiğini gördüm. Ortlieb gidon çantası su geçirmiyor ama havanın içindeki nem çantada soğuk metal yüzeylerde yoğuşmuş.
Burada da 5 km gittikten sonra Interlaken'in içine girdik. Şehrin içinden iki tane turkuaz rengi nehir akıyor ve her ikisinde de elektrik üretilen birer su tribünü var. Buraya kadar İsviçrede hiç HES görmedim. Bu güzel manzaranın fotoğrafını telefonumla çektim. O kadar ıslağım ve üşüyorum ki fotoğraf makinesini çıkaracak gücüm yok.
Brienz e gitmek için önümüzde 20 km daha var. İrfan'a ben trenle gideceğim dedim. İrfan da benimle aynı düşüncedeydi. O da haddinden fazla ıslanmıştı. Meteorolojik şartlara uygun giyinmezseniz veya koruyucu giysiniz yoksa ne kadar güçlü olursanız olun doğa ile mücadele etmeniz mümkün değil. İrfan tren biletini gişeden alırken ben otomattan almayı tercih ettim ama ellerim ıslak olduğundan bir türlü dokunmatik ekrana komutlarımı uygulatamıyorum. Parmaklarımı kurulamak için pantolonuma sürüyorum ama pantolonum da ıslak olduğundan bir işe yaramıyor. Sonunda kartlarımı içine koyduğum deri kılıfın köşesi ile ekrana dokunduğumda işlem yapabildiğimi keşfedip biletimi bu şekilde aldım. Biletlerimizi aldıktan sonra Brienz'e gitmek için Luzern'e giden trene bindik.
Brienz de inip İsviçrenin Migrosla birlikte en büyük market zinciri olan Coop markete girip alışverişimizi yapıp kampa döndük. Niyazi bizden sonra bisiklet ile Interlaken'e gidip gelmiş. Hemen sıcak su ile duş alıp kendimize geldik. Niyazi sürekli İsviçre pahalı diyor ama ben doğrudan İsviçreye geldiğimden o anda kıyaslama yapamıyorum. Bana fiyatlar normal geliyor, tabi TL ye çevirmediğim sürece. Yalnız geçen hafta Luzernde Burger King e girip extradan peynir ilave edilmiş Whooper menüye 20 CHF verince bana da pahalı gelmişti. Niyaziye neye göre pahalı diye sorduğumda Belçikada kahve 1 € burada 3 € diyor. Yemekten sonra yağmur durdu. Havlumu ve ıslanan giysilerimi ipe asıp yattım. Yarın önümüzde 25 km lik Grimsell ve 13 km lik Furka geçitleri var. Zor bir gün bizi bekliyor. Bu gün Gross Scheidegg e çıkabilmem moralimi yükseltti. Artık Delstelvioya çıkış için daha umutluyum. Bu günkü yol haritamız:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder