İTALYA YOLLARI TAŞTAN DEL STELVİO ÇIKARDI BENİ BAŞTAN
06 Temmuz 2014 Pazar
Her şey bir gün Facebooktaki bir paylaşımla başladı. Paylaşımda Scayscanner ın seyahat haberlerinde yayınladığı Avrupanın en iyi 8 bisiklet parkuru vardı. Avrupa'nın en iyi 8 bisiklet parkuru yazısına buradan ulaşabilirsiniz. Önce İngilteredeki parkur ilgimi çekti ama listenin sonuna geldiğimde fikrim değişti. Son sırada zorluk derecesi 10 üzerinden 10 gösterilen İtalyadaki del Stelvio vardı. Del Stelvio hakkındaki açıklamayı okuyunca ağzım kurudu, gözlerim parladı, heyecanlandım.
Hemen Google haritayı açıp dağın yerini bulup nasıl gidebileceğimi araştırmaya başladım. Yazın İsviçreye gitmeyi planlıyordum, oradan İtalya ya geçip dağa tırmana bilirdim.
Zürihten başlayıp Zürihte bitecek bir rota çizdim kendime. İrfan da gelmek istediğini söyleyip O da bir rota önerisinde bulundu. Sonunda ortak noktaları olduğu gibi aldım, farklı yollardan çizdiğimiz güzergahların en zorlarını seçtim. Bunun üzerine İrfan bir de Gross Scheidegg i de koyalım programa deyince tur şekillenmiş oldu.
Araştırmalarım sırasında birde Redbull'un listesine rastladım. Orada da del Stelvio ayrı bir yere konulmuştu. Fotoğraflarda geçidin kıvrımlı yolları insanın aklını başından alıyor haydi gideyim, hemen gideyim duygusu oluşturuyordu. Yazının sonundaki "Şampiyonların Şampiyonu lakaplı bisikletçi Fausto Coppi burayı çıktıktan sonra uzatılan mikrofonlara "ölmek üzereymiş gibi" hissettiğini söylemişti. Sizin biraz daha kötü hissedeceğinizi tahmin edebiliriz" yorumunu okuyunca buraya mutlaka gitmeliyim ve o duyguyu yaşamalıyım dedim. Redbull'un Dünyanın en Zorlu Bisiklet Tırmanışları yazısına buradan ulaşabilirsiniz.
Nisan ayında Giro de Italy bisiklet yarışlarının bir etabının del Stelviodan geçeceğini öğrenince özellikle o etapta bütün işlerimi iptal edip ekran karşısına oturdum. Müthiş bir etaptı, kar yağışı altında bisikletçiler insan üstü gayret göstererek mücadele etmişlerdi. Yol kenarlarındaki kar kütleleri etkileyici bir görüntü oluşturuyordu. Bu bendeki beklentileri iyice yükseltti. Elimde olsa hemen yola çıkıp gidecektim.
Ne dersiniz birlikte del Stelvio ya tırmanmaya başlayalım mı?
Günlerdir internetten hava durumunu takip ediyorum. Bu gün için yağmur gösteriyordu. Sabah kalktığımda hoş bir sürprizle karşılaştım, güneşi bak sana kıyak yaptım dercesine bana gülümsüyordu. Bu sefer de şans yüzümüze gülecekti galiba. Gerçi şartlar ne olursa olsun bu gün bu etabı tamamlayacağım. Ne yağmur ne rüzgar beni bu yoldan alıkoyamaz. Havanın iyi olmasını istememin nedeni yol boyunca güzel fotoğraflar çekebilmek. Yağmurda ışık az olduğundan ve görüş mesafesi düştüğünden fotoğraflar güzel çıkmıyor. Birde üstüne binen fiziki yorgunluk ve ıslanmanın yarattığı ısı kaybı insanda fotoğraf çekecek hal ve istek bırakmıyor.
Hemen internetten bir kez daha son hava durumunu kontrol ettim. Saat 12 ile 14 arası yağmur görünüyordu. Bu durumda tahminime göre tırmanışın son anlarını yağmur altında yapacağız. Eğer yağmur yağarsa turu Stelvioda bitireceğim. Yağmazsa inişi yaptıktan sonra bitireceğim. Yağışta kayganlaşacak yolda inip riske girmek istemiyorum. Kahvaltımızı yapıp eşyalarımızı topladık ve arabaya yükledik. Niyaziye bu sefer daha yavaş gitmesini, yolda müsait yerlerde ikimizin de geçmesini beklemesini, bizim fotoğraf ve videolarımızı çekmesini söyledik. Sularımızı doldurup Bormio'ya doğru yola çıktık. Kalçamdaki yara hala geçmedi ama artık bu andan itibaren bu etabı tamamlamama engel değil. Ne olursa olsun tamamlayacağım. Ayrıca o anda insan sıcağı sıcağına fazla acı hissetmiyor.
Pazar sabahı yol sakindi. Aslında del Stelvioya kalabalık olacağı düşüncesi ile Pazar günü çıkmayı hiç istemiyordum. Grimsell ve Furkaya hafta arası çıkmamıza rağmen yolda yeterince bisikletli, motorlu vardı.
Kaslarımızı ısıtmak için hafif tempoda ben önde, irfan arkada gidiyoruz. Yolda karşıdan gelen kalabalık bir bisikletli gurupla karşılaştık. Burada da hafta sonu guruplar halinde gezmek revaçta anlaşılan.
Bormio kavşağına geldik. kavşakta önce sola girmeye niyetlenip sonra çıkmaz yol işaretini görünce kavşaktan sağa yöneldim. İrfan'a da seslenip yanlış yoldasın bu tarafa gel diye çağırdım.
Yol kenarındaki ağaçtan yapılmış bariyerlere dikkatinizi çekmek istiyorum. Turlarımı başlangıçtan beri takip edeler Gürcistan ve Ermenistanda bu bariyerlerin betondan olanını görmüşlerdi. İtalyada da ağaçtan olanını görmüş olduk.
Yolun başlangıcında bisiklet yolu ile birlikte paten yolunda olduğumuzu haber veren tabelalar vardı. Bir ara yolda bir gurup insanı aşağı patenle inmek için hazırlık yaparken gördük. İrfanla peş peşe ilerliyorduk. Arada bir arkama bakıyorum İrfan hemen arkamda. Bu gün herhalde kopmadan çıkacağız yukarıya. İşte ilk tünele de geldik.
Hafif eğimde peş peşe ilerliyoruz. Daha şimdiden bir bıkkınlık, bir pişmanlık var içimde. kendi kendime ne işin var burada bu kadar yokuş çekilir mi diye söyleniyorum. Herkes gibi sahil kenarında veya düz bir coğrafyada pek ala bisiklet sürüp keyfimize bakabilirdik. Bu yaşta bu çekilecek dert değil. Yokuşun ilk 4 km sini birlikte peş peşe geçtik. İleride önümüze 2 tane keskin viraj olduğunu gösteren tabela çıktıktan sonra yol sağa doğru ilk kıvrımını yaptığı noktada ben de kendime geldim, bütün sıkıntım geçti. Yola motive olup yokuşa karşı daha bir arzu ile mücadele etmeye başladım, İrfan ile burada aramız açılmaya başladı.
Yolda bir kat yukarı çıktığımda İrfan aşağıda yol kenarına doğru yönelmiş aşağıdaki vadinin fotoğrafını çekiyordu. Buradan sonra herkes kendi temposunda gidecek.
Bu iki virajdan sonra bir başka tabela 4 viraj daha olduğunu bildirdi. Toplam 6 U viraj döndükten sonra ileride del Stelvionun yokuşları da göründü. Bu arada Niyazi de araba ile yanımdan geçti. Yolda bir ara benim yaşlarımda bir adam oldukça yüksek bir hızda beni geçti. Baktım elektrikli bisiklet kullanıyordu ve yokuş yukarı pedal çevirerek bisiklete takviye yapıyordu. Böylece yokuşlarda elektrikli bisikletin performansının hiçte fena olmadığını görmüş oldum. Parası olup yokuş çıkmakta zorlananlara tavsiye ederim. Yalnız bu bisikletlerin fiyatı hiçte ucuz değil Almanyada 2500 € idi. Almanyada bu paraya ikinci el Ford Ka veya Opel Corsa alınabildiğini göz önüne alırsanız bisikletin fiyatının ne denli yüksek olduğunu anlayabilirsiniz.
Passo dello Stelvio nun o müthiş kıvrımları nihayet göründü. Karşımdaki tepede zigzaglar çizen yol muhteşem görünüyor.
Bu da Niyazi'nin yanına geldiğimde çektiği fotoğrafım. Bir önceki fotoğrafta önümde 2 bisikletli vardı, bunda da arkamdan 2 tane geliyor. Yol boyunca inen, çıkan o kadar çok bisikletli var ki. Bursa'dan Uludağ'a birkaç sefer üstelik hepsinde de hafta sonu çıktım ama hiç birisinde bu kadar çok bisikletli görmedim.
Karşıdan gördüğüm kıvrımlı yolu çıkmaya başladım. İlk basamaktan sonra bu kadar yükselmişim. İrfan aşağıda Niyazi'nin yanına gelmiş fotoğraf çektiriyor. Aramızda çok fazla fark yok.
U virajlara birer tabela koymuşlar. Tabelada virajlar yukarıdan aşağıya 1 den başlayarak işaretlenmiş. Dolayısı ile siz önünüzde kaç viraj daha kaldığınızı görüyorsunuz. Örneğin burada 27. virajdayım önümde daha 26 viraj var. Geçidin bu tarafında toplam 33 u viraj var. Tabelada ayrıca bulunduğunuz irtifa da yazıyor. Böylece geçidin yüksekliğini daha önceden öğrendiyseniz ne kadar daha irtifa kazanacağınızı hesaplayabiliyorsunuz. Böylece matematik işlemleri yaparken yolun zorluğunu unutuyorsunuz.
Bu fotoğrafı çekmemin nedeni sizlere buradan bakıldığında yoldaki eğimin ne kadar korkutucu, ne kadar moral bozucu olduğunu göstermekti ama fotoğrafta tam olarak o hava yansıtılamıyor. Ancak fotoğrafı büyük ekranda görürseniz durumu daha iyi kavrayabilirsiniz. Mutlaka hepinizin başına gelmiştir, bu tür yokuşlara benim bulunduğum yer gibi pozisyondan baktığınızda vay canına ne kadar çok yükseliyor burayı nasıl çıkacağım dersiniz.
Eğer böyle düşünürseniz mücadeleyi baştan kaybeder ve yokuş başladığı anda iner yürümeye başlarsınız veya sizi yukarı çıkaracak araç ararsınız. Yokuşa asla yandan bakmayın. Çünkü siz bulunduğunuz seviyeden baktığınızda o anda sizi yukarı taşıyan tatlı eğimi göz önüne alıp o yolun başlangıç noktasına bakmayarak üst noktayı bulunduğunuz nokta ile kıyaslarsınız. Yandan V şeklinde gördüğünüz yokuşta iki uç arasındaki farka bakıp bir anda ne kadar da yükseliyor dersiniz oysa sizin çıkacağınız eğim gördüğünüz açının yarısı kadardır.
Yokuş hakkındaki kararınızı yokuşa girip yol tekerleğinizin önünde uzandığı anda verin. Emin olun pek çok yokuş o anda size daha kolay görünecektir. Yokuş çıkarken uygun vites kombinasyonunu baştan seçin, hatta çıkabileceğinizi tahmin ettiğiniz vitesten daha düşük vites seçin. Yokuş sonuna doğru gücünüz varsa ve gerekiyorsa o zaman vitesi yükseltin. Benim turlarda ve gurup halinde bisiklet sürerken gördüğüm en büyük yanlış bu. Genç arkadaşlar yüksek vitesle yokuşa başlıyorlar. Bir onların dişi oranlarına bir de benimkine bakıyorum ve vay canına ben bu kadar güçsüz müyüm ben imkanı yok o dişli oranını çeviremem diyorum. Ama sonra bakıyorum ki o arkadaş yokuşun ilerleye bölümünde yavaşlamış veya durmuş yanından geçip gidiyorum. Yada uzun turda 1 gün 2 gün önde çıkan sonra bakıyorum ki pes etmiş, bazen de diz ağrılarından şikayet ediyor. Asla kimseyle yarışmayın. Kendi gücünüze göre temponuzu belirleyip pedal çevirin isteyen sizi geçip gitsin yetişeceğim diye gücünüzü boş yere tüketmeyin. Şimdiye kadar yokuş çıkarken hiç ayağa kalkmadım. İnancıma göre ayağa kalkan insan gücünün artık son demlerini kullanıyordur, kısa süre sonra tamamen bitecektir. Onun için ayağa kalkan kişi ile yarışa girmem genellikle de düşündüğüm gibi olur ileride tamamen tükenip durur. Aşağıdaki fotoğrafta bulunduğum yol ile bir üstteki basamağın yükseklik farkı insanın bir anda moralinin bozulmasına neden oluyor. Bu işte moral motivasyon çok önemli asla moralinizi bozmayın.
Ben böyle onu çekeyim, bunu çekeyim derken yanımdan yol bisikleti kullanan bir kadın geçti. Yokuşta yarışmayın desem de bir anda gaza gelip daha hızlı pedal çevirmeye başladım. Kadın arkada en büyük dişliyi kullanıyor, ben 3. yü kullanıyorum. Kadının kadansından aşağıda çevirmiyorum ama yine de aramız kapanmıyor bir türlü.
Burada yol boyunca çeşme yok ama yukarılara doğru dağdan gelen suyu içebilirsiniz. Siz yinede yanınıza yetecek kadar su alın. Burası da İsviçre gibi tertemiz. Yolda sadece 1 tane alüminyum kutu gördüm.
Acaba şu karşı tepede yokuş bitecek mi? Sağda su olduğunu gösteren bir yazı. Ben geçerken su göremedim. Acaba gerçekten çeşme var mı yoksa Giro yarışından kalma yarışçılara su alabilecekleri yer olduğunu haber vermek için mi yazılmış? Zirveye 10 km kaldığından beri her km de bir yola kalan km yazılarak işaretlenmiş. Ayrıca yolda eğimle ilgili başka notlarda vardı.
Artık son metrelere geldim. Görüntü muhteşem. Yol kenarları karlarla kaplı. Kendimi adeta Girodaki Stelvio etabında gibi hissediyorum. Bu gün o günkünden daha az olsa da yolun kenarı karlarla kaplı. Sanki yol kenarına dizilen insanlar tezahürat yapıyorlar. Eurosport ta yarışı anlatan spikerin sesi kulağımda çınlıyor. " İnanılmaz şekilde mücadele ediyorlar, bakar mısınız burada eğim %16 az ileride daha da artacak, dayanılır gibi değil " diyor. Muhteşem bir duygu bu. Hiç bir yerde böylesine bir duyguyu yaşamamıştım. Burası apayrı bir yer.
Yokuş aslında bitmedi. Bu tabelayı neden buraya koymuşlar bir anlam veremedim. Biraz daha yolum var önümde. Son 300 metreyi gösteriyor yerdeki yazı. Yok kenarındakiler sanki beni izliyorlar.
Gördüğünüz gibi çok kalabalık. Bisikletliler, motorlular, araba ile gelenler. Yiyenler, içenler, fotoğraf çektirenler ile harika bir yer. Şimdiye kadar hiç bir yerde böyle bir atmosfer görmedim. Del Stelvio yokuşun dikliği ve uzunluğu ile 10 üzerinden 10 u hak eden bir yol değil ama işin içine ambians ta girince 10 üzerinden yıldızlı onu hak ediyor. 2 gün önce geçtiğim Grimsell ve Furka etabı bundan çok daha uzun, çok daha yorucu ve çok daha fazla dikey irtifa kazandıran yoldu.
Bir ara viraja girerken hızımı yeteri kadar azaltmadığımı anlayıp freni biraz daha sıkınca arka tekerlek kaymaya başladı. Hemen freni bıraktım bisiklet düzeldi, virajı güçlükle döndüm. Şimdi Alman motosikletçinin Stelvioyu sevmiyorum çok fazla viraj var sürekli motorunu yatırman gerekiyor ama bisiklet için harika bir yer derken neyi kastettiğini daha iyi anlıyorum. Az sonra yolun en sağından inerken sola dönen viraja yaklaştığımda aşağıdan gelen ve gerek yolun eğimini azatltmak, gerekse moturunu fazla yatırmak istemeyen bir motosiklet sürücüsü ile resmen burun buruna geldik. Allahtan viraja gireceğim için yavaşlamıştım, tehlikeyi görünce durma noktasına geldim. Sürücü elini kaldırıp özür dileyip yanımdan geçip gitti.
Yukarıda bir panoda fotoğraf çekildiğini okumuştum.inerken karşıdaki virajda park eden arabanın yanında rahat bir kamp sandalyesine oturmuş geniş şapkalı birisinin gelenin geçenin fotoğrafını çektiğini gördüm. Arabanın üzerinde www.fotostelvio.com yazıyordu. Sözü edilen yer burası olmalıydı. Burada çekilen fotoğraflarınızı daha sonra sitede bulup isterseniz sipariş veriyorsunuz. Benim inişte çekilen 5 fotoğrafımı buradan görebilirsiniz. Sayfanın sondan 8. fotoğraftan itibaren 5 fotoğraf bana ait. Arada bir durup fotoğraf çekmeye devam ettim. Karşıdaki yalçın kayalar.
İnerken yolda beni geçen kadınla karşılaştım. Stelviodan aşağı inmiş yeniden yukarı çıkıyordu. Demek aslında bu işin raconu buymuş. Eğer bir daha buraya gelebilirsem her iki yönde de çıkıp inmeyi deneyeceğim. İnişte yeşillikler içinde sırtını karlı dağlara dönmüş şirin Hotel Madaccio ve teleferik istasyonu.
Artık eğim iyice azalmıştı ki sağ tarafta kızılderili totemlerine benzer garip heykeller ve şekiller olan bir tarlayı görünce durdum. Fotoğraf çekmek için makinemi çıkarmıştım ki tarladan koşarak bir adam geldi. Bunlar benim eserlerim fotoğraf çekmek istiyorsan 1 € vermen gerekir yoksa çekemezsin eğer para vermeden çekersen kameranı kırarım diyor. Eğer 1 € ödersen ister 1 tane istersen 200 tane çek sınırlama yok diyordu. Bunları çeşitli dillerde ve gülerek söylüyor, bağırma, kaba kuvvet yok. Benim 1 € yok az sonra İtalyadan çıkacağım zaten buraya İsviçreden geldim dedim. Olsun başka paraları da kabul ederim o zaman 1,2 ver dedi. Baktım aynı tarladan yolun sağında da varmış. Adam haklıydı, yaptıkları deli saçması da olsa para vermeyene fotoğraf çektirmeye bilirdi. Bir nevi telif hakkı. Aslında istediği çok fazla bir para da değildi ama o anda inadım tuttu ne sana 1 € veririm ne de fotoğraf çekerim gidiyorum dedim ve oradan ayrıldım. Az sonra Prato Allo Stelvio girişinde yol iyice düzleşince bir otelin önündeki otoparkta durup İrfan'ı beklemeye başladım. Eğer yola bisiklet ile devam edecek olsaydık geceyi buradaki Camping Sagemühle'de geçirecektik. Epey sonra İrfan geldi, Niyazi bisikletle iniyormuş. Az sonra Niyazi de geldi. Bisikletlerimizi arabaya yükleyip yola çıktık. Bu günkü yol haritamız: Passo dello Stelvioya şöyle bir bakarsak gerçekten muhteşem bir yer. Tırmanış çok zor değil. Bursa'dan Uludağ'a çıkışta da yaklaşık Bormio'dan Syelvio'ya çıkışta kazandığınız kadar dikey irtifa kazanıyorsunuz. Stelvio yaklaşık 22 km, Uludağ 30 km. Bu durumda Uludağ çıkışındaki eğimden biraz daha fazla olduğu görülüyor ama bu kesinlikle zorlayacak bir fark değil. Uludağ!a göre avantajı her iki taraftan da çıkılıp inilebilmesi. Stelvio'da çıkarken gördüğünüz yokuşlar insanı tahrik ediyor, adrenalini arttırıyor. Oysa Uludağ'da bu tür basamak basamak yükselen U dönemeçler yok ve çıktığınız yolun biraz ilerisinden daha ötesini göremiyorsunuz. Uludağ'da oteller bölgesinde 1850 metreye ulaşmış oluyorsunuz Stelvioda 2768 metreye çıkıyorsunuz. Burada irtifa yaklaşık 1000 metre daha fazla olduğu için yüksek irtifa nedeni ile bazı insanlarda sağlık açısından zorlanma riski daha fazla olabilir. Stelvio adeta bisikletin kabesi. Hiç bir yerde böyle bir ortam görmedim. Vize problemi olmayıp zamanı ve parası olanlara tavsiye ederim. Stelvioya her yıl Ağustos ayı sonunda tırmanış etkinliği düzenleniyor yani bisiklet festivali. Özellikle turu bu zamana getirirseniz keyfine doyum olmayacağını düşünüyorum. Yolda yönümüzü şaşırsak ta sonunda yolu doğrulttuk ve sınırı geçip yeniden İsviçre'ye girdik.
Burayı çok sevdim. Kampingde 2 gün kalmayı planlıyoruz. Yarın bisiklet ile St. Moritz'e gidip geleceğiz ondan sonraki gün ise araba ile Zürih'e devam edeceğiz.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder