13 Mayıs 2012 Pazar
Gün içinde kat ettiğimiz parkur son gün kat edeceğimiz parkurdan sonraki en kolay gün olmasına karşın erken kalkıp bir an önce yola çıkma düşüncesi ile yattık. Turun ilk gününü ıslanmadan tamamlamıştık ama gece boyunca yağan şiddetli yağışın sesi ile sık, sık uyandım. Yağmurun sesini ve gök gürültülerini duydukça umutsuzluğa kapılıp yarın da buradayız sabah erken kalkmama gerek yok diye düşündüm.
Sabah kalktığımda hava açıktı. Bulutlar adeta bizim önümüzü açmak için bütün yüklerini gece bırakmışlardı. Benimde temennim yağmur yağacaksa gece yağması yönündeydi. Kahvaltımızı yapıp bir an önce yola çıkmak için hazırlıklara koyulduk.
|
Kimden |
Bahçedeki güller ilgimi çekti.
Bu pozu da Cihan'a ithaf ediyorum. Çiçeklerin arkasında poz vermeyi çok sever sevgili dostum.
Artık yola çıkmaya hazırız.
Bu günkü yol haritamız.
Find more Bike Ride in Göynük
Bu günkü turda Geyveden sonra ciddi rampalar bizi bekliyor. Tura başlamadan Mapmyride da hazırladığım haritaların tırmanış bilgilerini PDF formatına çevirip telefonuma yükledim. Böylece hangi kilometrede kaç kilometrelik, hangi eğimde, hangi yükseklikten hangi yüksekliğe tırmanış yapacağımı görebiliyorum.
Bu turdaki birinci gölümüz olan Sapancayı görmek üzere sakin ve sessiz yolda keyifle göl kıyısına doğru pedal çevirmeye başladık.
Sapanca gölü kenarına geldik. Hava puslu olduğundan karşı kıyı net olarak seçilemiyor. Her üçümüzde bu gölü defalarca görmemize rağmen bu kez sizlere gösterebilmek için uğradık.
Sakaryaya geldik ama içine girmeden Bilecik yönüne devam edeceğiz.
Yeteri kadar emniyet şeridi var ve belli etmeden hafifçe yükseldiğimiz bu yolda bisiklet sürmek çok keyifliydi ama ilerideki kara bulutlar bizi tehdit ediyor. Bendeki hava durumu programına göre sabah 09:00 da çisenti, 14:00 te ise 1 saatlik sağnak yağış görünüyor. Tıpkı bir gün önce olduğu gibi tahminlerin yanılmasını umuyor ve diliyoruz.
Bu yolda rahat bir sürüşle 50. kilometreyi geçip Ali Fuat Paşaya yaklaştık.
Benzin istasyonunda ilk molamızı verdik.
İstasyonun yan tarafındaki lokanta arka tarafa çok güzel bir bahçe yapmış. Burada bu sakin Pazar gününde yapılacak bir kahvaltı çok keyifli olurdu ama vaktimiz yok.
Uğurda açlık belirtileri var. Yolda gelirken 9 kilometre sonra bir tesiste 15. kuruluş yılı nedeniyle indirimli yemek reklamı görmüştüm Uğura şu anda 5 kilometre kadar kaldığını biraz daha dişini sıkmasını söyledim ve yola çıktık. Bundaki amacım yağmur başlamadan olabildiğince yol alıp yağmurun dinmesini beklerken de yemeğimizi yemek. Yeniden yola koyulduk.
Moladan çıktıktan birkaç yüz metre sonra gördüğümüz yol tabelası sağa sapacağımızı işaret ediyordu. Bu durumda indirimli yemek fırsatı başka bahara kalıyordu.
Bendeki notlara göre 11 km uzunluğunda bir yokuşa başlamak üzereydik ve yokuş karşıda göründü.
Yokuş başında karşımıza çıkan tabelada Taraklı 35, göynük 64 kilometre olarak görünüyordu. 11 kilometrelik yokuş az sonra şaşırtıcı biçimde bitti.
Ve iniş başladı.
Sağa ayrılan yol Geyveye gidiyordu. Geyve yolun hemen kenarında ve buradan sapıp geyveye girerseniz ilerideki çıkıştan yeniden bu yola bağlanabiliyorsunuz.
Sapaktan biraz içeri girip tabelayı görüntüledim.
O arada Uğur ile Erdal da sapağa geldiler. Geyveye uğrayalım mı dedim ama arkadaşlarım devam edelim deyince Geyveyi uzaktan görüntülemekle yetindim.
Geyve kavşağında yol tek gidiş ve gelişe döndü ama trafik çok az olduğundan herhangi bir rahatsızlık yaşamıyoruz.
Nihayet önümüze çıkan tırmanma şeridi işareti beklediğimiz yokuşun müjdesini verdi. Erdalın ayağı ağrımaya başladı, siz beni beklemeyin devam edin ileride buluşuruz dedi. Herkes kendi temposuna göre yokuşu çıkacak. Biraz yükseldikten sonra kıvrılarak yükselen yolu görüntülemek için durdum.
Buda yolun devamı.
Taraklıya 25 kilometre yolumuz kaldı yani bu yola saptığımızdan beri 10 kilometre yol almışız. Bende kilometre sayacı olmadığından yokuşun kaçıncı kilometresinde olduğumu bilmiyorum. Fotoğrafı çekerken yağmurda başladı ama fazla şiddetli olmadığından yağmurluk giymeden devam etmeye karar verdim. Nasılsa yağmurluk giysem bu sefer de terden ıslanacaktım.
Hava iyice karardı ve az sonra da yağmur hızlandı ama inat ettim yağmurluğumu giymeyeceğim. Bu gün yağmurdan sırıl sıklam olmak istiyorum. Allahtan yağmur kısa süre sonra yeniden yavaşladı.
Yokuşun sonuna doğru Uğur yetişti. Erdalı beklemek için yol kenarındaki kapalı durağa girmiştik ki Uğur 700 metre aşağıda Tarzan Alinin alabalık tesisi varmış Erdalı orada bekleyelim dedi ve yola çıktık. Tam bu sırada telefonum çaldı arayan Erdaldı ben sizi geçtim devam edin dedi. Nasıl yani uçmadın ya deyince yolda durumunu gören bir panelvan şoförünün ters istikamete gitmesine rağmen dönüp kendisini alıp az ilerideki alabalık tesisine indirdiğini söyledi. Bu arada da yağmur bardaktan boşanırcasına yağmaya başladı. Bu gün bütün dileklerim kabul oluyor. yokuş aşağı hızla inip lokantaya ulaştık.
Lokantaya geldiğimizde çantamdan kuru giysi ve havlu çıkarıp tuvalette kurulanıp üstümü değiştirdim. Üstümden çıkanları sıkıp sandalyenin arkasına astım. Biz kiremitte pişirilmiş nefis kaşarlı alabalıklarımızı yerken yağmur da durdu. 1,5 - 2 saatlik molanın ardından nasılsa üzerimde kurur düşüncesi ile yeniden ıslak giysilerimi giydim ve yola çıktık.
Az ileride harika bir iniş bizi bekliyordu yokuşun ortalarında gördüğüm güzelliklere daha fazla dayanamayıp fotoğraf çekmek için durdum. Her yer göz alabildiğine yeşil. Şehrin gürültüsünden, beton yığınından ve pis havasından kurtulduğum için çok mutluyum.
Yanımdan hızla geçen Uğur 68 kilometre diye bağırarak hızını söyledi. Çocuklar gibi şendik.
Taraklı sapağında durdum. Uğurda geldi bir çay içip Erdalı beklemeye karar verdik.
Yol Taraklının içinden geçiyor diye düşündüğümden tepeden Taraklının fotoğrafını çekmedim. İçeri girelim önerime Uğur sıcak bakmadı. Maalesef sizlere Taraklı ile ilgili görüntü sunamıyorum. Aslında bunun nedeni birazda bezginlik. Bu günkü yol benim notlarımda 103 km görünüyordu. Ali Fuat Paşadan saptıktan sonra karşımıza çıkan tabeladan yolun 129 km yi bulacağını öğrendik. Uzun bir aradan sonra yüklü bisikletler ile o yokuşu çıkmamız, yağmurdan ıslanmamız, ilerideki kara bulutlar ve daha önümüzde 3,5 km lik daha sert bir rampa ile Göynük e girecek olmamız bitse de dinlensek havasına girmemize neden oldu. Hepimiz yorulduk.
Yol kenarında çay içtiğimiz bu küçük fakat şirin ve son derece bakımlı tesiste alabalık dahil yemekte yiyebiliyorsunuz.
İşletmecisi temiz yüzlü genç bir arkadaş. Dışarıdaki verandanın direğine çocukluğumda kullandığımız gaz lambaları ile süslemiş.
İçeride ayrıca yöresel ürünlerde satılıyor. Bala benzettiğimiz çam reçelinden almadığımıza sonradan çok pişman olduk. Çamın küçük kozalaklarından ve yeni sürgün veren uç yapraklarından yapıyorlarmış. Yolunuz buradan geçerse yemeğinizi burada yiyecek şekilde zamanınızı ayarlamanızı öneririm.
Çaydan sonra bir an evvel Göynük e ulaşabilmek için yola çıktık.
Göynük e artık 10 km kadar yolumuz kalmıştı. Uğur bir kavşakta durdu bense az ilerideki bir evin önünde çay içen insanların yanına gidip su istedim. Çay teklifine ise çok sevindim. Az sonra Uğurda geldi ve birlikte çay içtik. Ben Erdalı beklemeye karar verip Uğuru Göynükte evinde kalacağımız tanıdığını bulmaya yolladım. Tamirhaneleri olduğunu öğrenince insanları rahatsız etmeyelim tamirhanede kalmamıza müsaade ederlerse çok memnun olacağımızı söyle dedim. Evin oğlunun verdiği çekirdekleri yerken Uğur yola çıktı. Biraz sonra da Erdal geldi. Erdalda dinlendikten sonra yeniden yoldaydık.
Yol düz olmasına rağmen pedallara basamıyorum. Nedense bu gün çok yoruldum. Gitmiyor adeta yerde sürünüyorum. Nihayet yokuş göründü ama tabela yokuşun 7 km olduğunu gösteriyor. Bu bilgi moralimi daha da bozdu. Bu yokuş bu performansla nasıl bitecek bilmiyorum. Aklımdan inip yürümek bile geçiyor. Bu ruh hali ile yavaş yavaş pedal çevirirken yanımdan geçen eski model yeşil bir jip az ileride durdu. Acaba Erdalı mı aldılar düşüncesi ile jipin yanına gelip durdum. İçinde sürücü ile annesi vardı. Arkadaş bir otomotiv firmasında kalite kontrol bölümünde çalışmış. Bende zamanında otomotiv yan sanayinde çalıştığımdan sohbet bir süre bu eksende sürdü sonra turlar hakkında konuştuk. Jipin arkasındaki boruya tutun yokuşun başına kadar seni çıkarayım teklifinde bulundu, kabul etmedim. Arkadaki arkadaşımızı alsaydınız keşke dedim. Bazen insanın basireti bağlanıyor her halde istese de yardım edemiyor. Bu arada yokuşun 5 km olduğunu öğrendim. Tutunma teklifini yeniden geri çevirdim. Arkadaşlarım pedal çevirip emek harcayıp ter dökerken benim kolay yoldan tepeye ulaşmamın onlara karşı bir saygısızlık olacağını düşündüm. Üstelik bu yola kimse beni zorla çıkarmadı, kendi isteğimle bu rotayı seçtim. Daha sonra teklifi geri çevirdiğimi söylediğim Uğur abi ne diye kendine eziyet ediyorsun ben olsam tutunurdum dedi. Jip gitti bende o kısa soluklanmadan kazandığım enerji ile yeniden pedallara yüklendim. Uğur aradı Göynükte tanıdığını bulmuş. Otelde kalacağımızı söyledi. Tanıdığı Suatın tavuk çiftliğine gittiğini dönüşte Erdalın eşyalarını alıp yükünü hafifleteceğini söyledi.
Sonunda yokuşun sonuna doğru Göynük göründü.
Göynük dağların arasındaki bir çukura kurulmuş. Bu fotoğrafı çektikten sonra yolun kenarında duran arabadan başını dışarı çıkaran bir genç eşyalarımı vermemi söyledi. Teşekkür edip yokuş az ileride bitiyor dedim. Erdalın eşyaları arabadaydı.
Sonunda kabus bitti ve Göynük e geldim.
Soldaki durakta oturup Erdalı beklemeye başladım.
Duraktaki iki gençle her zamanki zor olmuyor mu, yorulmuyor musun sohbeti yaparken Erdal geldi. O da benim gibi çok yorulmuş.
Göynükte yeni yapılan binalarda eskilere benzer mimaride yapılıyor.
Göynük girişinden dik bir yokuşla aşağı inerken ertesi gün bu yokuşu yeniden çıkacağız diye kara kara düşünmeye başlamıştım. Sonradan bizim gideceğimiz yolun Göynük ün içinden geçen yol olduğunu öğrenip rahatladım. Yokuşun sonundaki kısa çıkışla göynük merkezine ulaştık.
Kalacağımız otele giderken neredeyse gördüğüm her evi fotoğraflıyorum.
Eski bir konağın tadilatla butik otele dönüştürüldüğü Akşemsettinoğlu konağına yerleşip duşumuzu aldık ve Göynük'ü gezmeye başladık. İlk durağımız ilçenin tepesinde bulunan ve Osmanlı zamanından kalan zafer kulesi. Yürüyerek yokuş çıkmak meğer ne kadar zevkliymiş.
Evin camındaki bu güzel kedi ne yapsam bana bakmadı. Gözlerini ileriye dikmiş öyle duruyordu.
Uğur çok yorulduğunu söyleyip kuleye çıkan sokağın başında kaldı. Bunun bir nedeni de Göynüklü olması diye düşünüyorum.
Mudurnu ayaklarımızın altında.
Kule karşımızda. İçeri girmek yasak. Daha önce serbestmiş ama yıpranıp tahrip edildiği gerekçesi ile kapatılmış.
Bizi çok iyi ağırlayıp mahcup eden Suatla birlikteyiz.
Buradan Göynük ün hemen hemen tamamını görebiliyorsunuz.
Aşağı indiğimizde Uğuru bir sandığın üzerine oturmuş bizi beklerken bulduk. İlk kez gülümsemiyordu, onunda çok yorulduğu yüzünden belli oluyordu.
Göynük gezisine devam ettik.
Yöresel ev yemekleri yapan çok hoş bir lokantada Göynük yemeklerinin tadına baktık ve çok beğendik. Ardından çay içmek için bir çay bahçesine gittik. Tavan işlemesindeki güzelliğe ve sanata dikkatinizi çekerim.
Karnımız doyunca biraz kendimize gelmişiz. Az sonra telefonum çaldı arayan annemdi.
Neredesin diye sordu.
Göynükteyim.
Gölcüktemisin ne işin var gölcükte?
Yok anne Göynükteyim, Göynükte.
Ne işin var Göynükte?
Bisiklet turundayım.
Allah akıl fikir versin sana, sen ne biçim bir evlatsın, senin annen, ailen, çocukların yok mu? Bu gün anneler günü eller bile aradı anneler günümü kutladı sen aramadın. Evladım var mı yok mu belli değil. Annem haklıydı sabah yola çıkarken aklımdaydı ama yorgunluktan unutmuşum. İçimden anne boş ver sen Kapitalistlerin uydurduğu günleri Kapitalizmin oyununa gelme demek geldi içimden ama diyemedim.
İçini döken annem rahatlayıp turla ilgili sorular sordu. Ne zaman döneceksin? Kaç gün sürecek gibi. Sonunda işi tatlıya bağlayıp telefonu kapattım.
Göynükte yaşayanlar tarımdan ellerini iyice çekmişler. Burada tavuk yetiştiriciliği ön planda ve herkesin işi olduğunu öğrendik. Suat burada gelir düzeyi yüksektir onun için halk turizme önem vermiyor diyor. Burada bir film çekilmiş yapımcılar figüran bulamadıklarından dışarıdan otobüsle figüran getirmiş. Kimse dönüp artistlere bakmadı bile diyor Suat. Bu gün yaptığımız toplam yol.
Pedal çevirme süresi.
Yarınki yol daha kısa ve sürekli iniş görünüyor. Nihayet rahat bir gün geçireceğiz. Erdalın ağrıları sürüyor tura devam edip etmeyeceğine sabahki durumuna göre karar verecek.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder