29 Mart 2011 Salı

SU DÜŞEN ŞELALESİ, YALOVA


27 Mart Pazar 2011
Sabah 6.30 da telefonun sesiyle uyandım. Arayan Biroldu. Geliyorum ama saatler ileri alındı mı dedi. Yarın alınacak dedim. Kalkmama yarım saat vardı ama bu kadar süre için yatılmazdı. İçime kurt düştü saatler ileri alınmayacaktı ama ya yanılıyorsam dedim. Hemen saati ekranın bir köşesinde gösteren bir kanal buldum. Saatler ileri alınmamıştı. Yenikapı’da Birol ile buluşup feribota bindik.



Feribot hareket etti ve bizde arka balkona oturup İstanbul manzarasının keyfini sürmeye başladık.
Balık halinde kasalar gelecek balıkları bekliyor ama her halde daha çok bekleyecekler, denizde balık kalmadı.



 Ne kadar çok anten çanağı olduğu sizinde dikkatinizi çekti mi?


 Artık kıyıdan iyice uzaklaştık ve üşümeye başladık.
 Başka bir tura giden arkadaşlarla karşılaşıp selamlaştık.
Yalova Pastanesine girip çaylarımızı içip kahvaltı yaparken Anadolu yakasından gelen gurupta pastaneye geldi. Doğrusu bu ya bu kadar kalabalık olacağımızı hiç tahmin etmiyordum. Uzun zamandan beri görüşemediğim dostlar da vardı. Sürpriz tur Su Düşen Şelalesiydi. Bir veya birkaç kişi hariç hepimiz ilk kez Su Düşen e gidecektik. Sadece yokuş çıkacağımızı biliyordum.




İhsan bir çırpıda yandaki kasaptan tavuk pirzola ve köfte almış geldi. Hesap adam başı 5 TL. Ekmekler de fiyata dahil.
Pastanenin Rizeli sahibinin ilginç bir giyim tarzı vardı. Çok hoşsohbet, tipik Karadenizli espri anlayışı olan sempatik bir insan.

Sabah Eskihisar dan Topçular’a geçip Çınarcık a doğru pedal çeviren sevgili Günkut, Korsan Hasan ve Şefik fotoğraf molası verdiğimizde bize yetişip geçmişlerdi. Yol kenarındaki kamelyalardan birisinde oturduklarını görünce Birol ile birlikte durduk. Fotoğraflar çekildi, sohbet koyulaştı.

 İnsanın yolda dostları ile karşılaşması ne kadar güzel oluyor. Bu arada gurup toparlandı.


Sonunda yolcu yolunda gerek deyip yola koyulmadan kamelyadan görünen manzarayı görüntüledim.

Su Düşen yoluna saptıktan az sonra beklenen yokuş başladı. Yokuşu çıkarken sağdaki manzarayı görünce geri dönüp durdum.

İhsan Su Düşen e hiç gitmediğinden ben yapabilir miyim diye soran Emine yaparsın yol düz demiş. Emin yokuşu görünce bu iş bana göre değilmiş kim demişti yol düz diye söylendi.


 Karşıda birisi balık tutmak için oltasını suya sarkıtmış. Acaba bu suda balık var mı?
Fotoğraf çekimini tamamlayıp tekrar yokuşa baktığımda şartların zorluğu olanca çıplaklığı ile ortadaydı.
 Yokuşu bitirip Üvezhoca köyüne geldiğimde Birol çeşmenin başında bekliyordu. Kahveye gidip çay içmeye karar verdik. Köylüler eksik olmasınlar çok yardımcı oldular. Önümüzde çok yokuş olduğunu söyleyen mi istersiniz, o yokuşları çıkamazsınız diyen mi istersiniz, vazgeçin diyen mi? Söyledikleri tek olumlu şey önümüzde 7 km olduğu, 2 çıkış 1 iniş yapacağımızdı. Bu arada gurup önümüzden geçip devam etti ve bizde yola çıktık. Köy içinde kısa fakat çok bir dik bir yokuştan sonra gördüğüm manzara durmama neden oldu. Bu arada İhsan burada manzara çok güzel mangalı burada yakalım, Birol’a seslenin geri dönsün diyordu.


Yol kenarında otlayan bir boğa işi gücü bırakıp beni seyre dalınca aklıma üzerimdeki kırmızı giysi nedeniyle saldırıya uğrayabileceğim gelince boğaya en uzak noktadan geçtim, nazik bir şekilde selamlayarak boğayı. Çıkış bittikten sonra süzülerek indim. Önümdeki Birol uçup gitmişti, arkamdakiler ise gözden kaybolmuştu. Alabalık tesisleri 1 km tabelası ile geldik diye rahatladım.

 Tesise gelince yolun devam ettiğini gördüm ama çok uzakta olamazdı şelale.
 Tekrar çıkmaya başladıktan bir süre sonra Şelalenin girişine geldim.






 Sema Köprünün üzerinde zıplıyor ama Birol bir türlü havada pozunu yakalayamıyor.



 En başarılı çekimi bu oldu. Bu arada köprünün sağlamlığı da test edilmiş oldu.
Ortam çok güzeldi. Çok kalabalık değildi. Ama yazın bu zevki tadabileceğinizi zannetmiyorum. Kalabalıktan ne yolda bisiklet sürebilirsiniz, ne burada oturacak yer bulabilirsiniz. Şimdi bile dere kenarına kendinden başkasını düşünmeyenlerin attığı çöpler ve yetersiz çöp kutularının yanında yerlere taşanlar yazın burada çöp dağları oluşmasına neden olur.

 Birol un benzer bir pozunu geçen yaz Uludağda da çekmiştim. Karnımız çok acıktı. Birol zaman kazanmak için odun toplayıp ateş yakmaya karar verdi.


















 Eminim şu anda aşağı dökülen gür sulardan uçuşan parçacıkların oluşturduğu sis bulutundan eser yoktur.



 Bu arada arkadakiler de geldiler.


 Mangal nöbeti bu kadar insanı sürpriz tur, mangal keyfi diye yola döken İhsan’a geçmişti.







 İhsan ellerini doğal sabun dediği toprakla ovalayarak yıkıyor.
 Karizmatik arkadaşımız Emin.
 Yaprakta fotoğraf çekiyor.
 Son iki kişinin de gelmesi ile gurup tamamlandı.
 Mahir ve Mia.




Mahir taytın paçalarını yukarı çekip bahar kreasyonunu sergiledi.


 Tavuklar pişiyor.
İlk parti pişti. Hadi bakalım ekmeğini kapan gelsin. Biliyorum ki insanlar bir hafta çalışmalarının yorgunluğu ve stresini atmak, eğlenmek için bu turlara katılıyorlar. Önemli olanda bu değil mi zaten, yaşamdan keyif almak.
1 parça tavuğu yedikten sonra yemeyenlere fırsat tanımak için mangalın başından uzaklaşıp dere kenarında fotoğraf çekmeye gittim.



 Yemek faslı devam ediyor.









Karnımız doydu ama hala köfte var. Onlarda pişirilip poşete kondu. Dönüş için yola çıktık. Dönüş gidişe göre çok daha kolaydı. Köyde Birolla gurubu beklemeye başladık. Gurup geldi.
Eğer gitmek istiyor ama çıkabilir miyim diye endişe ediyorsanız hiç düşünmeden yola çıkın. Çıkamazsanız köyden cip kiralayıp gidip gelebilirsiniz.
Şelaleden pedal çevirmek istemeyenleri alan cip geldi. Bu sefer yükü daha fazla. Giderken 3 kişi binmişti dönüşte 5 kişi olmuşlar.


Devam ettik. Bu son iniş, bundan sonrası düz yol.


Uçarcasına iniyorlar yokuşu büyük bir keyifle.




 Ben Yenikapıya, Kerem ve Cihan Bostancıya, Birol bisikleti ile 27 km ilerideki evine, diğerleri ise Bostancı deniz otobüsünde bisikletlerin çokluğundan problem çıkabilir diye feribot ile Pendik’e döndüler. Bu turda bir şey dikkatimi çekti gidiş ve dönüşte kent içinde ve giriş çıkışta araç sürücüleri son derece saygılı ve tahammüllü davrandılar. Yer, yer yan yana gelen iki bisikletli nedeniyle tek şerit olan yolda trafiğin aksamasına neden olduk ama bir tane bile sürücü kornaya basmadı, sabırla arkamızdan geldiler ve karşı taraftan gelen trafik müsait olduğunda gurubu geçtiler. Kendilerine gösterdikleri iyi niyet nedeni ile teşekkür ediyorum.
Sürpriz tur çok güzel oluyormuş, kararımı verdim ben de sürpriz tur düzenleyeceğim. Hatta tarihi bile kararlaştırdım. 19 Mayıstan 22 Mayısa kadar sürecek kamplı, eğlenceli bir tur olacak. Kamplı tur yapmak isteyenler şimdiden hazırlıklarını yapsınlar yalnız baştan söyleyeyim bol çıkıp bol ineceğiz. Kondisyonu iyi olmayanlar hazırlıklara başlasınlar. Harcamaları minimum seviyede tutacağız. Bu turun yapılması katılımcı sayısına bağlı olmayacak. İlan edildiği takdirde mutlaka yapılacak.
Bu güzel geziyi düzenleyen İhsan’a, katılımları ile renk katıp hoş bir gün geçirmemizi sağlayan bütün arkadaşlara teşekkür ederim. Tekrar görüşebilmek dileği ile hoşçakalın.




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder