20 Nisan 2012 Cumartesi
Geçen yıl yaptığımız 23 Nisan tarihini kapsayan turun bir benzerini yapmaya karar verdik. Geçen yıl tura katılan Murat ve Sezer kendilerine konuyu açınca kabul ettiler. Etkinliği duyurduktan sonra Marc Reveldi, Adem ve Erdal da katılmaya karar verdiler. Ali Bursadan turun ilk gününe katılacağını duyurdu.
Turun amacı tur sezonunu açmak, bu arada herkesin kendi durumunu ve varsa eksiklerini görmesiydi. Ben en yeni bagajımı, tur çantalarımı ve GPS aletimin kullanımı ve gidonda sabit durmasını test edecektim. Bagajda şimdilik bir sorun çıkmadı, üste koyduğum çantayı daha rijit bağlayabilmek için bazı düzenlemeler yapmam gerektiğini gördüm. GPS aletinin aparatını seçerken sorun çıkarabileceğini düşünmüştüm ve bu konuda yanılmadığımı gördüm, asma ipinden yararlanarak gidona bağlayınca ilk gün sorun çıkmadı ama 2. gün yağan yağmur nedeniyle sabit durmasını sağlamam hiç te kolay olmadı. Ona da acilen tedbir almam lazım veya başka bir bağlantı aparatı araştırmam gerekiyor.
20 Nisan Cumartesi sabahı Yenikapı İDO iskelesinde buluşup gemiye bindik. 09:15 gibi Bursa Burgaz da karaya ayak bastık.
Bu günkü yol haritamız:
Hiç birimiz kahvaltı yapmadığımız için hem Mudanyayı gezmeye hemde kahvaltı yapmaya karar verdik. Mudanyada Erdal çorba içmeye gitti, gurubun geri kalanı börek yemeyi tercih ettik.
|
Kimden |
Kahvaltı sonrası Mudanyada kısa bir tur yapıp yola ondan sonra devam etmeye kararlaştırıp gezmeye başladık.
Ben Marc Reveldi ile birlikte fotoğraf çekip dolaşırken gurubun geri kalanları da toplu halde geziyorlardı.
Mudanyanın eski evleri gerçekten muhteşem.
Mudanyalı yelkenciler sakin denizi fırsat bilip denize açılmışlar.
Bunlarda mudanyanın yeni evleri.
Mudanya mütarekesinin imzalandığı evin önündeki meydanda bulunan İsmet İnönü heykelinin önünde buluşup Mudanya turumuzu tamamladık.
Mudanya rampasını çıkıp Bursaya girdikten sonra trafik yoğunlaştı.
Marc tanıdığı olduğunu söyleyip arayıp görüşebilirmiyim dedi. Tabi dedim zamanımız var. Gelenleri Çanakkale turunda görmüştüm. Yeşil Pedal bisiklet gurubundan 2 arkadaştı. Hep birlikte Yeşil Pedalın toplanma noktasına gittik. Sağ olsunlar bizi çok iyi karşıladılar. Çaylarımızı içerken Ali de geldi. Böylece tur kadrosu tamamlandı.
Yeşil Pedal'a veda edip yola çıktık. Bursanın karmaşık trafiğinin içinde devam ettikten sonra yavaş yavaş trafik azalmaya başladı ve oto sanayi sitesine gelince Cumalıkızık levhasından sağa saparak bu keşmekeşten kurtulduk.
Yeşillikler arasında yükseldikten sonra Cumalıkızık'a ulaştık.
Cumalıkızık gerçekten muhteşem ve görülmesi gereken eski bir Türk köyü.
Köyün girişinde köylülerin sattıkları el işlerinin, tarhana, erişte, bal, recel gibi yiyeceklerin ve tahta eşyaların olduğu tezgahları ve kafeleri ile küçük bir meydan karşılıyor.
Bisikletlerimizi bir duvarın dibine koyduktan sonra 2 gurup halinde köyü gezmeye başladık.
Evler yüzlerce yıllık mimarileri ile ayakta durmaya çalışıyorlar, yenilenenler ise eski haline sadık kalınarak yenileniyor. Şehirde betonların arasına nasılda sıkışıp kaldığımızı bir kez daha hissettim. Mutlu çocuklar bahçe kapısında gelen geçenin dikkatini çekmek için çeşitli oyunlar yapıp gülüyorlardı.
Hafta sonu da olmasının etkisi ile meydan ve sokaklar çok kalabalıktı. Neredeyse İstiklal caddesindeki gibi insanların birbirlerine değmeden yürümeleri imkansızdı.
Meydanın dışında da köylüler evlerinin önünde açtıkları tezgahlarda satış yapıyorlar.
Taş döşeli dar sokakları ile şirin bir köy Cumalıkızık.
Köy insanı daha dinç olmasını çalışıp hareket etmelerine borçlular. Yaşlı bir çift sırtlarında taşıdıkları çuvallar ile evlerine gidiyorlar.
Etrafımızı hayranlıkla izleyerek ilerliyoruz. Meydandan henüz fazla uzaklaşamadık.
Evlerin arasında oynayan çocukları görünce kendi çocukluğumu hatırladım. Nasılda özgürdük boş arsalarda koşup oynarken. Yoksulduk, parası olanında alabileceği pek bir şey yoktu. Hayal edip gerçekleştirdiğimiz oyun ve oyuncaklar ile hayal gücümüzü geliştirirdik. Oysa şimdinin çocukları bilgisayar başında hareketsiz, hantal ve asosyaller.
Bir evin kapısından başımı uzatıp kafe olarak kullanılan avluya bakıyorum merakla.
İnsanlar sokak aralarına dağılmış, herkes köyü keşfetmeye çalışıyor. Zamanım olsa burada sabahtan akşama kadar sokakları karış karış gezmek isterim.
Ali de elinde makinesi hem dolaşıp hem fotoğraf çekiyor.
Hazır Aliyi yakalamışken bir pozda ben çektirdim.
Köyün 1300 lü yıllardan beri var olduğu söyleniyor. O zamanlar araba olmadığı için sokaklarda ihtiyaçlarını karşılayabilecek genişlikte yapılmış.
Köyün eski halinin korunması buraya ciddi anlamda ekonomik canlılık kazandırmış. Bu köy ismini ilk kez bir TV dizisi nedeniyle duyurmuştu.
Tadilat halinde olan köyün camisi.
Yezgahlarda satılan hediyelik eşyalardan bazıları.
Meydandan yukarıya araç girişine izin verilmiyor. Köylüler ancak işleri varsa görevliden izin alıp araçlarını evlerinin yakınına getirebiliyorlar ve işleri bitince de otoparka götürüyorlar.
Yolun kenarındaki direğe tutturulmuş cin aralığı levhası dikkatimi çekti ve sokağa yöneldim.
Bazı evlerin bakıma ihtiyaçları var. Ademe işte böyle bir evde yaşamak isterim dedim.
Meydandan oldukça uzaklaştık ama hala tek tükte olsa tezgahlar karşımıza çıkıyorlar.
Cumalıkızık köy evinin duvar süsü olarak tasarlanmış maketi.
Ana kapıdan girince geniş bir avlu karşılıyor sizi.
Nihayet cin aralığına geldim. Oldukça dar bir aralık burası. Omuzumda bisikletimin gidon çantası asılı olduğundan afif yan dönerek geçebildim aralıktan.
Meydandan uzaklaşıp köyün kenar yerleşim yerlerine geldiğinizde karşınıza eğri büğrü yarı taş, yarı toprak sokaklarla karşılaşıyorsunuz ama her hali ile güzel Cumalıkızk.
Köyün büyük bölümünü Adem ile gezdik. Adem ile ilk kez bu turda karşılaşıp tanıştık. Bisiklet turlarının güzel bir yanı da bu. İnsan yeni arkadaşlarla tanışıyor. Bazıları yaşamınızda kalıcı oluyor bazıları ile ise ya merhabadan ileri gitmiyor dostluk yada bir daha haber alınamıyor.
Kısa köy turumuzu tamamladık. Artık geri döneceğiz Adem'e bir fotğraf çektiriyorum Cumalıkızk anısı olarak.
Köyde hummalı bir yenileme çalışması var. Bunun bir benzeri ile geçenyıl Gürcistanda Mestiada karşılaşmıştım.
Yeniden meydandayız.
Sezer Marc ın makinesini almış fotoğraf çekiyor.
İlgisini çeken ne merak ettim.
Erdal Adem'in aldığı yaprak dolmasından afiyetle yiyor.
Dolma çok lezzetliydi, tabak bitmek üzereydi ki incecik kalem gibi sarılmış dolamayı fotoğraflamak aklıma geldi.
Bursaya arabasız gelirseniz kent meydanından buraya minibüs var.
Yıllardır arzulayıp bir türlü görmeye gelemediğim Cumalıkızık'ı bisikletim sayesinde görmüş oldum. Buradan sonra yolumuz Hamamlıkızık. Kısa bir sürüşten sonra Hamamlıkızık'a geldik ama burası beklediğimiz gibi çıkmadı. Köyde eskiye sadık kalmadan yapılan yeni binalar burasının özelliğini bozmuş. Şu anda hamam olarak kullanılmayan eski hamama ait restore edilmiş bina.
Köyün bir kısmında hala eski evler muhafaza edilmiş ama asfaltlanmış sokakları ve arka plandaki yeni beton evleri ile Cumalıkıztan eser yok. Cumalıkızık ne kadar hareketliyse 1,5 - 2 km uzaktaki bu köy o kadar sakin. Diğer köyde ekonomik canlılığa karşın burada hareket yok.
Ali de elinde fotoğraf makinesi ile aradığını bulamayanlardan.
Restorasyon gören hamamın duvarındaki bu kitabe süsleme taşı adeta başka bir yerden alınıp buraya konmuş havası veriyor. Muhtemelen hamamın aslı ile restore edilmiş şu hali uyumlu değil.
Köy çeşmesinin orijinal hali böyle miydi? Emin değilim.
Burada daha fazla zaman kaybetmemek için yola çıktık.
Köye gelirken gördüğümüz Korusu dolum tesislerinin yanındaki köye ait piknik alanında sularımızı doldurduk.
Yeniden Bursa Eskişehir yoluna çıkıp geniş emniyet şeridinde pedal çevirmeye başladık. Karayolundan ayrılıp Gölköy baraj gölüne sapacağımız yerde arkadaşları bekledim.
Kavşaktan yolun karşısına geçip Dudaklı köyüne giden bol ağaçlı toprak yola girdik. Yeniden doğayla baş başaydık.
Gölün başladığı yerde sağa saptık.
Bu yolda bir süre ilerledikten sonra uygun bir yerde çadırlarımızı kurduk.
Sabah kahvaltısından beri açız. Hava kararmadan bir an önce yemeklerimizi hazırlamak için işe giriştik.
Bende ve Marc ta ocak var. 2 ayrı koldan yemeğimizi hazırlayacağız.
Alışverişi yoldan yapmayınca 3 km ilerideki Dudak köyünden ekmek, su, yumurta, peynir aldık ama alkol yok. Oysa akşam şarap veya bira içmeyi hayal ediyorduk. Marc ın yanındaki çok az rakıyı bizlerle paylaştı. Arzu edenler hep birlikte bu günün şerefine kadehlerimizi kaldırdık.
Geçenlerde Facebookta tavşanı gören etiketlesin diye bir fotoğraf dolaşıyordu. Bende sizlere aynı soruyu sorayım kurbağayı görebiliyor musunuz?
Gün boyunca etkili olan puslu hava akşamla birlikte dağılmaya başlayınca arkamızdaki Uludağın karlı zirveleri göründü.
Yerleştik, yemeklerimizi yedik. Bir gurup kamp ateşini yakarken bir başkası bulaşıkları yıkıyor.
Ben fotoğraf çekerek zaman geçiriyorum.
Zaten soğuk olan hava güneşin batması ile iyice soğudu. Ateş başında hem ısınıp hem sohbet ettikten sonra yatmak için çadırlarımıza yöneldik. Yarınki etap kısa olduğu için fazla erken kalkmamaya karar verdik.
Bu günkü tur mesafesi: 61 km
Pedal çevirme sürem:
Ortalama hızım:
En yüksek hızım:
Merhaba
YanıtlaSilSezonu keyifli bir tur ile açmışsınız,Cumalıkızık
fotoğrafları çok güzel.Devamını bekliyoruz
saygılar...
Abi, altında imzan olan bu tur yine on numara bir turdu. Her şey için teşekkürler. Bu arada Cumalıkızık minibüsleri Doğu Garajı'ndan değil de Kent Meydanı'ndan kalkıyormuş.
YanıtlaSilAliciğim uyarın için teşekkür ederim. Blogda değişikliği yaptım. Turun genel güzergahı Sezere aitti, ben ayrıntıları hazırladım. Bende sana katıldığın için teşekkür ediyorum.
Sil