28 Haziran Salı
Gece boyunca poyrazdan sert esen rüzgar zaman, zaman uyandırdı. O kadar şiddetli esiyordu ki çadır üzerime kapanıyordu. Bu durumda gitmemize imkan yok diye düşündüm. Rüzgar durmazsa burada bir gün daha kalabiliriz. Nasıl olsa programın bir gün önündeyiz.
05:30 da kalktığımda rüzgar hala devam ediyordu. Cihanda kalkmıştı. Bir süre sahilde oturup rüzgarın dinmesini beklemeye başladık. Bu arada Cihanla konuşup rüzgar dinene kadar beklemeye karar verdik. Merak etme rüzgar öğlene durur dedim. 2 gündür sabah esen rüzgar öğle saatlerinde duruyordu.
Artık güneş doğuyor..
Gece biz yattıktan sonra gelen bir motorkaravan sahile parketmiş. Karavan daha sonra bize önerilen bedava kamp yerine gitti.
Rüzgar karadan estiği için deniz çarşaf gibi.
Duşa konup damlayan suyu içmeye çalışan serçeler Cihan’ın dikkatini çekti. Yerde su birikintisi olmasına rağmen serçeler ısrarla damlayan suyu içmeye çalışıyorlardı.
Bazıları havada damlayı yakalamaya çalışıyordu.
Bazısı tünediği borunun üzerinden sarkarak su içiyordu.
Erken kalkan bir iki kişi dışında kamp uykudaydı.
Cihan’ın sayesinde bana eğlence çıktı.
Ben serçelerle oyalanırken bir süredir ortalıkta görünmeyen Cihan gelip ben toplandım dedi. Hani Rüzgar dinene kadar kalacaktık dedim. Cihanda benim gibi kamp ortamını sevmedi. Bende gidip toplandım ve bisikletimi yükledim.
Bu günkü yol haritamız:
Yeniden yoldaydık. Bu günkü hedefimiz Erdemliye ulaşıp 2 gün dinlenmek. Dinlenmekteki amacımız Üniversiteden sınıf arkadaşlarımın her yıl yaptıkları toplantıyı bu yıl 30 Haziran 3 Temmuz tarihleri arasında Erdemlide yapmaları benim onlarla görüşme arzum.
Boğsaktan çıktıktan sonra bir kez daha baktık bu şirin koya.
Boğsak’ı arkamızda bıraktıktan sonra sahildeki askeri tesisin önünden geçip yola devam ettik. İleride yol kenarındaki pansiyonların olduğu bir yere geldiğimizde yol tek gidiş tek geliş olarak eski haliyle kalmış. Anlaşılan burada kamulaştırma ile ilgili hukuk mücadelesi devam ediyor. Buradan sonra yol yeniden iki geliş, iki gidiş oldu. Artık önümüzde yol çalışması kalmamıştı. Bir süre sonra deniz kenarındaki Akçakıl Kamping’in önünden geçtik. Burası çok güzel bir kamping ama fiyatı nedir bilmiyorum. İlgilenenler için tesisin web adresi: http://www.akcakilcamping.com/
Taşucuna geldik.
Geride bıraktığımız güzel yerler.
Cihan Taşucuna ulaşmamızı değişik şekilde kutladı.
Taşucunda sevgili Ahmet Salih ile telefonda konuştum. Ahmet Salih kızının rahatsızlığı nedeni ile Afyona gideceğinden Mersinde görüşemeyeceğiz. Silifkede görüşmeyi kararlaştırdık.
Silifkede bir pastaneye oturup kahvaltımızı yaptık, çaylarımızı içtik, Ahmet Salih’i beklemeye başladık. Bir süre sonra Ahmet Bey geldi. Birbirimizi ilk kez görüyorduk. Sohbet ettik. Ahmet Bey bize Mersin, Adana, İskenderun ve Hatayda yardımcı olabilecek arkadaşların telefonlarını verdi. Ayrıca Adana İskenderun için bir buçuk ay kadar önce kendi turlarında geçtikleri rotayı önerdi.
Pastaneyi işleten kızlar bizim fotoğrafımızı çekerken bende onları çektim.
Bir poz daha çektirdikten sonra vedalaşıp ayrıldık.
Ahmet Beyden ayrıldıktan sonra Silifkede bir tur atmaya karar verdik. Silifke Kalesi.
Yol kenarında koruma altına alınmış tarihi kalıntılar.
Akdenizde ilk kez çamur rengi akan bir dere görüyorum.
Silifkeden ayrılıp yola devam ettik. Yolda Mersinde yazlığı olduğunu bulduğum Kıbrıslı Tezelle görüştüm. Yazlığı Kızkalesindeymiş. Bizi davet etti.
Kızkalesine geldiğimizde Tezel’i aradım.
Bizi yoldan alıp evine götürdü. Harika bir öğle yemeği yedik.
Evin terasına çıkıp manzarayı seyrettik.
Sevgili Tezel ve eşi Sezginin kalmamız için ısrarlarına teşekkür edip Erdemliye doğru yolumuza devam ettik. Bu arada Ahmet Salihin telefonumu verdiği bisikletçi dostumuz polis memuru sevgili Levent Silifkeden çıktığımızdan beri sürekli beni arayıp durumumuz hakkında bilgi alıyor ve gerekli olması halinde bize yardımcı olmaları için motosikletli yunus ekibini yollayacağını söylüyor.
Düz sayılabilecek bir yolda giderken Cihan çiçeklere bak ne güzel dedi. Bende beğendim ve fotoğraf için durdum ama Cihan durmadan devam etti. Acaba beni ekmek için mi yaptı hala emin değilim.
Yine yol kenarında tarihi bir kalıntı.
Sonunda Erdemliye geldik. Ahmet Bey Kocahasanlıda bir kamp olduğunu, ağacı az ama denizi güzeldir demişti. Erdemlide çamlarla kaplı orman kampı olduğunu ama denizinin taşlık olduğunu söylemişti. Fotoğrafı çektirdiğimiz yerin arkası 1. Kamp alanı. Kapıya gidip konaklamak istediğimizi söyleyip fiyat sorduk. Görevli burası aile kampı sizi alamayız dedi. Bizde aileyiz dedim. Eşiniz gelecek mi diye sordu. Hayır dedim. O zaman alamayız dedi görevli. Benzer bir durum İzmir turunda sevgili Günkut’un başına gelmiş. Onlarda Foçada beğenip kalmak istedikleri kampa sokulmamışlar. Cihan hala adamı ikna etmeye çalışıyorken fiyat listesinde çadır yeri fiyatının 30 TL olduğunu görüp burası bizim bütçeyi aşar yürü dedim. Az ilerideki orman kampına gittiğimizde ne olursan ol yine gel yaklaşımı ile karşılaştık ama fiyat çadır başı 22 TL. Bu yıl bütün orman kampları 22 TL ye fixlenmiş anlaşılan. Kalmazmısın Kızkalesinde Tezel’in evinde diye söylendim kendi kendime. Bizim çadırlar küçük dedik, paramız yok dedik ve sonunda görevliyi çadır başı 11 TL ye ikna ettik.
Bu gün pedal çevirdiğimiz mesafe: 68,4 km
Pedal çevirme sürem: 4 saat 5 dakika.
Bu gün mesafe kısa diye kendimizi fazla zorlamadık. Bu hızımıza da yansımış. Ortalama hızım: 16,7 km.
Ağaçların altına bir çeşme başına çadırlarımızı kurduk. Levent’i arayıp bilgi verdim. Daha sonra Mersin Salcano bayisi Hakan Bey arayıp herhangi bir teknik problemimizde gece dahil arayabileceğimizi araç desteğine kadar her türlü yardımı yapmaya hazır olduğunu söyledi. Kendisine teşekkür ettim.
Diğer çadırlardan uzak olmaya özen gösterdik.
Burada 3 gece kaldık. Erdemliyi gezdik, denize girdik. Benim yanımda getirdiğim kırmızı renkli ispirto ( Mey’in ürettiği genel amaçlı etil alkol ) bitince Cihan’ın yanındaki mavi ispirtoyu kullanmaya başladık ve iyi yanmadığından yiyecekleri zor pişirdiğine şahit olduk. Benim sucuklu yumurtanın akları pişmeyince çiğ yemek zorunda kaldım. Aklınızda bulunsun eğer kırmızı ispirto bulamazsanız eczaneden alkol alın ama kesinlikle mavi ispirto almayın. Hem iyi yanmıyor hem de azalınca sönüyor.
Yine Üniversiteden Mersinde yaşayan arkadaşım Muammer oğlu ile birlikte ziyaretimize geldi. Muammer ile son olarak 1990 yılında görüşmüştük. Bu fotoğraf çekilirken ağırlığımıza dayanamayan masa şaha kalktı, düşmekten son anda kurtulduk.
Buradaki araç sürücülerine dikkat edin, bisikletliye karşı son derece saygısızlar, sizi yok sayıyorlar. Dikkatli olmazsanız canınızdan olabilirsiniz.
Arkadaşlarımı gördüm.
Ortak konu seçimler, ihaleler, işler ve para kazanmak. Bunların hiç birisi beni ilgilendirmiyor. Gördüm ki yıllar içinde pek ortak noktamız kalmamış.
Yarın yeniden yola çıkacağız.
Emeklerine sağlık Orhan abi.Bu arada diğer arkadaşların gibi olmak sana da yakışmazdı bence ;) sevgiler..
YanıtlaSilorhan abi ''bunların hiç biri beni ilgilendirmiyor'' yorumunu çok beğendim tam benim felsefem
YanıtlaSil